KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK HEMATOLOJİ BİLİM DALINDA İZLENEN AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI HASTALARDA TEDAVİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: DUYGU KÖSE

Danışman: Nazan Sarper

Özet:

Amaç: Bu çalışmada, Ocak 2001- Aralık 2014 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematoloji Bölümü’ne başvurmuş ALL tanılı hastaların tedavi sonuçlarının kronolojik olarak uygulanan üç farklı kemoterapi protokolüne göre değerlendirilmesi, ülkemiz ve Avrupa sonuçlarıyla karşılaştırılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: BFM-TRALL-2000, BFM-95 ve BFM-ALLIC-2009 protokolleri ile tedavi edilen, tanısı üzerinden en az 4 yıl geçmiş olan 18 yaş altı 207 hasta geriye dönük olarak değerlendirildi. TRALL-2000 protokolü 2001-2010 yılları arasında, BFM-95 protokolü 2010-2012 yılları arasında, ALLIC-2009 protokolü ise 2012-2014 yılları arasında uygulanmıştır.

Bulgular: Olguların 117’si (%56,5) TRALL-2000, 31’i (%15) BFM-95, 57’si (%27,5) ALLIC-2009 protokolü ile tedavi edildi. Risk grupları SR %27, MR %56,4, HR %16,7 idi. İmmunfenotiplemede, olguların 174’ü B-ALL (%84,1), 28’i T-ALL (%13,5), 2’si bifenotipik (%1) idi. Hastaların 5’i (%2,4) t(4;11) pozitif, 5’i (%2,4) t(9;22) pozitif saptandı. Sekizinci günde yaşayan 206 hastanın 188’inde (%90,8) prednizolon cevabı iyi idi. On beşinci gün kemik iliği 41 hastada (%19,8) M2, 24 hastada (%11,6) M3 olarak belirlendi. Otuz üçüncü günde 195 hastada (%94,2) remisyon sağlandı; 8 hasta indüksiyon sırasında (6 hasta enfeksiyon, 1 hasta toksisite, 1 hasta lökostazise bağlı beyin kanaması nedeniyle) kaybedildi. Takip edilen olgulardan 41’i (%19,8) kaybedildi, 40’ında (%19,3) relaps oldu,1 hastada sekonder malignite (Hodgkin lenfoma) gelişti, 2 hasta tedaviyi terk etti. Kaybedilen 41 hastanın 8’i indüksiyon ölümü, 1’i rezistan hastalık, 13’ü tedavi ilişkili (n:10 enfeksiyon, n:2 toksisite), 17’si refrakter relaps, 2’si nakil ilişkili nedenlerle kaybedildi. Hastaların %3,8’ine (n:8) 1. remisyonda, %4,8’ine (n:10) 2. remisyonda hematopoetik kök hücre transplantasyonu yapıldı. Bir hastaya ikinci nakil sonrası ulaşılamadı. Ortalama takip süresi 14,56 ± 0,45 yıl; EFS %72,5, RFS %79,5, OS %80,2 saptandı. Protokollere göre TRALL-2000, BFM-95, ALLIC-2009 EFS sırasıyla %70,9, %67,7 ve %78,9 iken OS sırasıyla %81,2, %71 ve %84,2 olarak hesaplandı. Tüm hastalarda RFS %79,3 olup BFM-TRALL-2000’de RFS %77,6 iken ALLIC-2009’da %84,9’a yükselmiştir. BFM-TRALL-2000 protokolünde koruyucu kranyal RT oranı %54,7 iken ALLIC-2009’da bu oran %36,8’e düşmüştür.

Sonuç: Tedavi sonuçlarımız ülkemizin batısındaki üniversite hastanelerinin çocukluk çağı ALL sonuçları ile benzerdir ancak batı Avrupa ve ABD sonuçlarına göre biraz daha düşüktür. ALLIC protokolünde MRD ile daha güvenilir risk sınıflaması yapılması ve remisyon sonrası tedavi yoğunluğunun daha iyi belirlenmesi ile standart risk grubu küçülmüş, kranyal RT oranı azaltılmış, EFS, RFS ve OS’de iyileşme sağlanmıştır. İndüksiyon ölümleri ve tedavi ilişkili ölümlerin azaltılması, tedavi terklerin ortadan kalkması, hastanelerin oda şartlarının iyileştirilmesi (tek kişilik, HEPA filtreli odalar), MRD’nin daha hassas yöntemlerle değerlendirilmesi ile sonuçlarımız iyileştirilebilir.