Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2015
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: ÖZLEM ÖZKUL
Danışman: Ayten Yazıcı
Özet:
AMAÇ:
Metabolik sendromun kronik düşük dereceli inflamatuar hastalıklar ile olan
ilişkisinin gösterilmesi, psoriazis ve PsA olgularının RA grubu ile
karşılaştırılarak metabolik sendrom sıklığının saptanması ve metabolik sendrom
kriterlerini oluşturan parametreler ile ilgili değiĢkenlere katkıda bulunmak
amacı ile bu çalışma planlandı.
GEREÇ-YÖNTEM: Bu retrospektif çalışmaya 155 hasta dahil edilmiş
olup 50’si dermatolojik muayene bulguları ile tanısı konulan psoriazis, 55’i
CASPAR çalışma grubunun PsA için tanımladığı kriterleri dolduran PsA hastası ve
50’si de ACR/EULAR 2010 RA sınıflandırma kriterlerine uyan, seropozitif RA
hastaları idi. Tip 2 DM, gebelik ve 18 yaşından küçük olmak çalışmadan dışlanma
kriteri olarak kabul edilmişti. Metabolik sendrom tanısı TEMD Metabolik Sendrom
Çalışma Grubu’nun önerdiği 2005 kriterlerine göre kondu. Hastaların
kardiyovasküler risk faktörleri ve metabolik sendrom ile ilişkili parametreleri
değerlendirildi. BULGULAR: Üç grup kendi arasında demografik verileri açısından
karşılaştırıldığında RA grubunda diğer iki gruba kıyasla hastaların ortalama
yaşı, başlangıç yaşı ve tanı yaşı anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p
değerleri sırası 0,002-0,000-0,000). Ortalama psoriazis süresi PsA grubunda 14,
7±10,2 yıl, psoriazis grubunda 12,1±11,7 yıl olup aradaki fark istatistiksel
olarak anlamlı bulundu (p=0,000). Ortalama artrit süresi açısından RA grubu
PsA’ya göre daha uzun artrit süresine sahipti (p=0,000).
Kardiovaskuler risk faktörleri ve metabolik sendrom tanı
kriterleri açısından gruplar karşılaştırıldığında metabolik sendromun kilit
noktasını oluşturan insülin direnci her üç grupta da benzer sıklıkta
saptanmıştır (%70, %64, %66). Dislipidemi için bakılan trigliserid yüksekliği
ve HDL kolesterol düşüklüğü için gruplar arasında anlamlı fark saptanmış olup
trigliserid yüksekliği psoriazis ve PsA’da (sırası ile %34, %32,7) RA grubuna
(%16) göre daha yüksekti (p=0,045). Düşük HDL kolesterole sahip hasta sayısı RA
grubunda diğer iki gruba göre anlamlı olarak daha fazla gözlendi (p=0,016).
Hipertansiyon oranı RA grubunda %38 olup psoriazis ve PsA’dan (sırasıyla %16,
%20) daha yüksek bulundu (p=0,011). Hastalık aktivitesini takipte kullanılan
parametrelerden CRP ve HAQ RA grubunda daha yüksek saptandı.
SONUÇ:
Çalışmaya dahil edilen her üç grupta da genel popülasyondan daha yüksek
oranlarda metabolik sendrom olduğu görüldü. Çalışmanın retrospektif olması,
cinsiyet ve yaşa göre eşit dağılmaması, hasta sayılarının az olması nedeni ile
gruplar arasında farklılıklar saptanmamış olabileceğinden eşit dağılım gösteren
daha geniş popülasyonlarda çalışmanın tekrarlanmasının uygun olacaktır.