Vaskülit tanısıyla takip edilen hastalardademografik, klinik ve laboratuvar özelliklerinretrospektif olarak değerlendirilmesi


Creative Commons License

Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ALİ OSMAN ARISAL

Danışman: Ayten Yazıcı

Özet:

Giriş ve Amaç: Vaskülitler kan damarlarındaki inflamasyon sonucu gelişen doku hasarı ve/veya organ yetmezliği ile karakterize bir grup hastalıktır. Primer vaskülitler nadir görülen hastalıklar olup tanı ve tedavi açısından zor bir hastalık grubudur. Bu çalışmanın amacı, primer vaskülit tanısı ile takip edilen hastaların demografik, klinik ve laboratuvar verilerini değerlendirmek idi.

Gereç ve Yöntem: Retrospektif bir araştırma olan bu çalışmaya 2004-2017 arasında Chapel Hill Kriterlerine gore vaskülit tanısı konmuş polikliniğimizde takipli olan 18-87 yaş arası 102 hasta dahil edildi. Çalışmaya büyük, orta ve küçük çaplı damar vaskülitli hastalar alındı. Bağ dokusu hastalığına sekonder olan vaskülitler ve Behçet hastalığı çalışma dışı bırakıldı.

Bulgular: Hastaların ortalama yaşları 50, başlangıç yaşları ise ortalama 43 yıl idi. Hastaların %59’u kadın olup ortalama tanıda gecikme süresi ise 13 ay olarak saptandı. Tanıda en fazla gecikme Takayasu arteritli (TA) hastalarda (25 ay) saptandı. Klinik araştırmamızdaki hastaların yaklaşık %32’si granülomatöz polianjiitis (GPA), %28’i TA, %11’i dev hücreli arterit (DHA), %10’u Henoch Schönlein purpurası (HSP) ve %7 si poliarteritis nodoza (PAN) idi. Bu 5 primer vaskülit arasında kadın oranı en fazla TA’da, ileri başlangıç yaşı ise beklendiği gibi DHA’da (ortalama 68 yıl) saptandı. En sık saptanan klinik bulgu konstitüsyonel semptomlar idi. Bunun yanında GPA’lı hastalarda akciğer tutulumunun, TA’da kladikasyonun, DHA’da göz tutulumunun, HSP ve PAN’lı hastalarda ise cilt tutulumunun sık olduğu görüldü. GPA’lı hastalarda ANCA pozitifliği en sık görülen serolojik tetkik idi. DHA’da ESH yüksekliği; TA, HSP ve PAN’lı hastalarda C reaktif protein (CRP) yüksekliği ön planda saptandı. En sık kullanılan tedavi rejimi kortikosteroid ve diğer immunsupresif ajan kombinasyonu iken GPA’lı 7 hastaya intravenöz immunglobulin (IVIG), 2 hastaya plazmaferez uygulanmıştı.

Sonuç: Genel olarak hastalarımızın demografik, klinik ve laboratuvar bulguları literatür verileri ile benzerdi. Ciddi seyir gösterebilen bu hastalıkların iyi tanınması ve ayırıcı tanıda akılda tutulması önemlidir.