Uluslararası Finans Sempozyumu, Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu, İstanbul, Türkiye, 14 Aralık 2007, ss.163-182
24 Ocak 1980 kararları ve 1989 yılında çıkarılan 32 Sayılı Kanun ile bankacılık sektöründeki yapısal değişim önemli bir boyut kazanmıştır. 1994 ve 2000-2001 krizlerinden sonra, birçok bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesine alınması, sektörün yeniden yapılandırılması gereğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda, gerek TMSF'nin baskısı, gerekse isteğe bağlı birleşmeler sonrası, bankaların sermaye yapılarındaki görece güçlenme, sektörün çekiciliğini artırmıştır. Bu gelişme, sektöre, yabancı sermaye ilgisini de artırmıştır. 2001 Krizi'nden sonraki yeniden yapılanma; bankasayısındakik hızlı düşüş, şube ve çalışan sayısında daralma ile sonuçlanmış, yoğunlaşma olgusunu da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada, 2000 yılından sonra sektördeki sermaye yoğunlaşması irdelenmektedir. Temelde, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ölçütlerine göre, toplam aktifler ve toplam kredilerde yoğunlaşma gözlenmezken, toplam mevduatlarda "ılımlı" yoğunlaşma söz konusudur. Bunun yanında, sektördeki satın alma ve birleşmelerden sonra yabancı bankaların payı, gelişmiş ülkelerdeki durumun aksine, yaklaşık %42 gibi ciddi bir boyuta ulaşmıştır.