JOURNAL OF ORIENTAL SCIENTIFIC RESEARCH, cilt.11, sa.2, ss.896-930, 2019 (TRDizin)
Soyu anne tarafıyla
Buhara’ya, baba tarafıyla Balkanlara dayanan, İstanbul’un Fatih semtinde
dünyaya gelen Mehmed Âkif Ersoy, medreseye mensûb bir hocanın evinde doğmuş,
Kur'ân ruhuyla yoğrulmuş, onun manevi atmosferinde büyümüştür. İlk tahsilini
bir medrese âlimi olan babasından alan Âkif, çocuk yaşlarında hafızlığa
başlamışsa da karşılaştığı bazı engeller nedeniyle hıfzını tamamlayamamış,
fakat bu arzusundan asla vazgeçmemiş ve ilk şiirini de Kur'ân üzerine
yazmıştır.
Halkalı Baytar Mektebi’ni
bitirip Adana’da baytarlık yapan Âkif görevi esnasında çokça okuyup tekrar
ederek çocuklukta ezberleyemediği Kur'ân’ı baştan sona ezberlemiştir. Daha
sonra Arapça ve tefsir okuyan Âkif, Kurtuluş Savaşı yıllarında şehir şehir, köy
köy gezerek milleti Kur'ân’la, vaaz ve nasihatlerle irşad etmiş, bunun yanında
dergilerde ve gazete köşelerinde yazdığı makale ve şiirlerle de halkı uyandırma
ve bilinçlendirme görevini sürdürmüştür. Bunu yaparken ayetleri daha çok
şiirlerle açıklamış, böylece vaaz ve uyarılarının daha etkili ve kalıcı
olmasını sağlamıştır. Bütün bu şiirleri daha sonra Safahat adlı eserinde
toplanmıştır.
İlhamını Kur'ân’dan alan
şair ayetleri şiirlerle açıklarken bazen bir ayet veya bir hadîsi serlevha
(başlık) yapıp hemen altına bunlardan anladıklarını dizelere dökmüş, bazen bir
konuyu izah ederken satır aralarında ayetleri nazmetmiş, bazen de bizzat ayeti
vermese de işin erbabıbın anlayacağı tarzda satır aralarında ayetlere ve
onların manalarına telmihlerde bulunmuştur. Bu çalışmada Âkif’in direkt ele
aldığı veya telmihte bulunduğu ayetler ele alınarak onları nasıl yorumladığı
incelenecektir.
Anahtar Kavramlar: Âkif, Kur'ân, Safahat, şiir,
ilham, yorum.