Kültür ve Medeniyetin Kurucu ve Taşıyıcı Unsuru Olarak Kadın:Mihrî Hatun


Creative Commons License

Cançelik A.

Kadına Şiddeti Önlemede Din ve Değerler Eğitimi, M. Fatih Genç, Editör, Nobel Yayınevi, İstanbul, ss.71-96, 2021

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2021
  • Yayınevi: Nobel Yayınevi
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.71-96
  • Editörler: M. Fatih Genç, Editör
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Modern zamanlarda kadın, özellikle ticari bir meta olarak algılanmış ve ticari/maddi değer katabildiği oranda değerli görülmüştür.

Gerek cinsellik gerekse tüketimin bir aracı olarak görüldüğü bu çağda da bu anlayış devam etmektedir. Bu, sadece kendisini modern

olarak tanımlayan insanların değil, aynı zamanda muhafazakâr insanların da düştüğü bir çıkmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kadın ‘insan’ olarak konuşulmak istense dahi onu bütün yönleriyle ele almak bir zarurettir. Ancak kadını farklı yönleriyle ele

almak yerine günümüzde çalışan kadın imajı çok fazla öne çıkarılmıştır. Neticede çalışmamak veya ev hanımı olmak, kadının

değersizleştirilmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda kadın, kendine toplumda yer bulabilmek amacıyla tamamen şahsına sunulan

imajın şartlarını yerine getirmek için ciddi bir çabaya girmek zorunda kalmıştır ve kalmaya da devam etmektedir. Çalışmamızda kadını ekonomik çarkın bir halkası olarak görmekten ziyade kültürün kurucu unsuru olarak görmeye ve göstermeye gayret etmekteyiz. Bu çalışma, asla kadınların çalışmamasının gerekliliği üzerine kurulan bir çalışma değildir. Ticari, sosyal, kültürel, eğitim gibi birçok  alanda kadınların olup olmaması, ne kadar ve nasıl olması gerektiği ayrı bir inceleme ve tartışma konusudur.

Çalışma hayatında, kadın için de erkek için de hayatın merkezinde ekonomik kimlik olmamalıdır. Bir milletin sürerliliğini sağlayan ana unsurlar, cinsiyet fark etmeksizin kadınların ve erkeklerin kurduğu toplumlarda nesillerden nesillere aktarılmaktadır. Bu unsurlardan en önemlileri inanç, ahlak, edep kültürüdür ki bunlar, o toplumda ne kadar güçlü olursa o toplumda siyaset, ticaret, eğitim gibi birçok alan dengeli bir şekilde varlığını sürdürebilir. Aksi hâlde inanç dâhil her şey maddi ilişkilerin birer aracı olmaktan öteye gitmez. Yaşadığımız çağda üç şeyin metalaştığı belirtilmektedir. Bunlar insan, bilgi ve emektir.162 Bu üçünde kadın erkek fark etmeksizin herkes yer almaktadır. Dolayısıyla her ikisini de düşünerek dengeli çözümler üretmek bir zorunluluktur. Bu çalışma, cins fark etmeksizin herkesi içermekteyse de günümüzün ana tartışma konularının başında yer aldığı için kadın üzerine odaklanmıştır. Bunun için de kültür ve sanatın kurucu ve taşıyıcı bir şahsiyeti olan, divan şairi Mihrî Hatun seçilmiştir.

Mihrî Hatun’un hayatına kısa bir şekilde değindikten sonra şahsiyetine, aldığı eğitime ve özellikle şiirlerindeki dinî-tasavvufi, sosyal ve kültürel unsurlara bakılmıştır. Böylelikle dönemin bütün hareketliliğini eserlerinde görmek mümkün olmuştur.