XL. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 16 - 20 Kasım 2022, ss.120
Giriş ve Amaç: Hastalıkların veya pre-kanseröz durumların erken teşhisinde, biyo-belirteçler (biomarker) tarama amaçlı kullanılmaktadır. Bu biyo-belirteçler kanser hücreleri, dolaşımdaki tümör hücreleri veya kansere karşı immün yanıt sırasında bağışıklık sistemine ait hücreler tarafından salgılanan bir madde olabilmektedir. Bazı kanser olgularında, hasta serumunda yüksek titrede otoantikor meydana gelmekte ve bu otoantikorlar teşhis yardımcı özellik taşımaktadır. ANA, serolojik biyo-belirteç olarak otoimmün hastalıkların teşhisinde kullanılmaktadır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda ANA sadece otoimmün hastalığı olanlarda değil aynı zamanda çeşitli kanser türlerinde de bulunmaktadır. Ayrıca ANA pozitifliği kanserin prognozu ile ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmanın amacı, kolorektal kanseri olan hastaların teşhisinde kullanılabilecek bir otoantikorun varlığını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız, Mayıs 2018 ve Ağustos 2019 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yapıldı. Kolonoskopi yapılan ve patoloji raporu ile kolorektal kanser (KRK) olduğu kesinleşen, cerrahi müdahale yapılmamış hastalar çalışmaya dahil edildi. Kolorektal kanser tanısına yönelik radyoterapi veya kemoterapi almış hastalar ve cerrahi müdahale ile kanser dokusu çıkarılmış olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Ayrıca, KRK dışında başka bir kanser tanısı bulunanlar çalışmaya dahil edilmedi. ANA IIF testi, aynı lam üzerinde HEp ve karaciğer dokularını içeren kit (Euroimmun AG, Luebeck, Almanya) kullanarak çalışıldı. Bulgular ve Sonuç: KRK grubunda 22, pre-malign tümör (PMT) grubunda 35 ve sağlıklı kontrol grubunda da ise 21 hasta yer aldı. En fazla ANA pozitif hasta sayısı KRK grubunda görüldü (%27,3) (Tablo 1). ANA test sonucu yüksek pozitif (2+ ve üstü) olanların sayısı karşılaştırıldığında, gruplar arasında sadece KRK ile sağlıklı kontrol hastaları arasında anlamlı bir fark (p=0.0469) bulundu. KRK ile PMT veya PMT ile sağlıklı kontrol grupları ANA pozitif hasta sayısı açısından karşılaştırıldığında anlamlı farka rastlanmadı (p>0.05). Tablo 2’de ANA paternlerinin gruplara göre dağılımı görülmektedir, kolorektal kanseri olan hastaların %50’sinde (n: 3) AC-4, ince benekli patern bulunmuştur. Yapılan bir çalışmada, İnce benekli ve homojen paternlerin kanserle ilişkisinin olmadığı gösterilmiştir. Kolonda kanser veya polip gibi lezyonu olan bazı hastalarda anti-CENP-F antikorlarının pozitif olduğu gösterilmiştir. Ancak bu çalışmamızda hasta gruplarının hiçbirinde anti-CENP-F paterne rastlanmamıştır. ANA, KRK grubunda diğer gruplara göre yüksek oranda tespit edilmesine rağmen kolorektal kanser teşhisinde tek başına bir biyo-belirteç olarak kullanılabilmesi uygun görülmemektedir. Anti-p53 gibi diğer belirteçlerle kombine kullanılması bir başka çalışma konusudur.