Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi, no.51, pp.190-202, 2023 (Peer-Reviewed Journal)
Bir gezegenin atmosferine uzaydan ya da yüzeyden gelen spektrumu kızılötesi dalga boyları içinde kalan radyasyonun atmosferik yapı
nedeni ile gezegen yüzeyinden yansıyarak tamamen uzaklaşamaması ve atmosferik yapıdaki bazı element ve moleküller tarafından
tutularak atmosfer sıcaklığını arttıracak ancak bir dengede tutacak şekilde sonuç veren olaylar dizisi “Sera Etkisi” olarak
tanımlanmaktadır. Dünyamız için belirli dalga boylarındaki ışınımları atmosferimizde emerek tutan ve “Sera Gazları” olarak tanımlanan
moleküllerin başlıcaları olan Karbondioksit (CO2), Metan (CH4), Su Buharı (H2O), Nitrözoksit (N2O), Ozon (O3),
Kloroflorokarbonlar (CFC'ler), Hidroflorokarbonlar (HCFC ve HFC'ler), Perflorokarbonlar (PFC’ler) ve Sülfürhekzaflorid (SF6)
doğrudan ya da dolaylı olarak bu işlevi görmektedir. Bu gazların yayınımları ise “Sera Gazı Salımı” olarak adlandırılmaktadır. Bu
çerçevede pek çok ülke “Dekarbonizasyon-Decarbonisation”, ”Net Sıfır-Net Zero”, “Karbon Nötr-Carbon Neutral”, “CO2’siz-CO2
Free”, “İklim Nötr-Climate Neutral” ve benzeri adlandırmalar ile temelde belirledikleri tarihlerde yine belirledikleri sera gazı salım
değerlerine ulaşmak olarak özetlenebilecek program ve projeler yürütmektedir. Avrupa Birliği (AB) ise bu programa “Yeşil MutabakatGreen Deal” adını vererek iklim nötr hedeflerini bu çerçevede belirlemiş, “Fit For 55” hedefi ile net sera gazı salımının, 1990 yılı baz
alınarak 2030 yılına kadar %55 oranında düşürmüş olmayı ve 2050 yılında da Dünya üzerindeki ilk “İklim Nötr” kıta olmayı hedeflemiş
bulunmaktadır. Bu çalışmada AB Yeşil Mutabakat (AYM) program gerekleri ve uygulamalarının enerji sektörüne ve otomotiv endüstrisi
üzerine etkileri ve sonuçları değerlendirilmektedir.