Entropi Akademi Yayınları, Konya, 2022
Tarihi nakleden araçlar içerisinde en fazla insan ruhuna
nüfuz eden hangi sahadır diye sorulsa sanırım ilk akla gelen edebiyat
olacaktır. Edebiyatın da en yoğun ve öz şekilde kendini bulduğu tür şiir olduğu
için insan ruhuna en etkili şekilde nüfuz eden aracın şiir olduğu söylenebilir.
En yoğun ve en öz biçimde ortaya konan şiir, bir milletin sahip olduğu her
şeyi, kendisine mahsus bir dil ve üslup ile içermektedir. Yani şiiri ortaya
çıkaran topluma ait kültürel kodlar, estetik bir kimlikle şiirde yerini
almaktadır.
Şiir Aynasında Tarih adlı bu çalışmamız, 16. yüzyıl
Osmanlısında şiire konu olan şahısları, olayları ve olguları, şiirin
penceresinden görmeye çalışmaktadır. Şiirin penceresi aslında ait olduğu şairin
ve dolayısıyla milletin aslî penceresidir. Bu aslî penceremizden göründüğü
kadarıyla tarihî şahsiyet ve olaylara yorum getirilmektedir. Bu açıdan şiir, tarihin millî bir kurgusu ve
yeniden inşasıdır. Bu sayede asırlar sonra gelen nesiller, kendi tarihlerine
kendi evlerinin penceresinden bakabilecektir. Aksi halde başkalarının
penceresinden bakacak ve kendilerine yabancı kalmaya devam edeceklerdir.
İnsan, kendi olmak ve yabancı kalmak arasında istemese de
her düşüncesi ve eylemi ile tercih yapmak zorundadır. Bu eser, bu tercihin bir
neticesidir.