Zorunlu Göç Yönetimindeki Dönüşümü Mekân Üzerinden Okumak: AB Basını Üzerine Bir inceleme


Salihoğlu E. F.

Avrupa Gündemi II- Bizi Bağlayan Göç, Bursa, Türkiye, 24 - 25 Ekim 2024, ss.123-133

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Bursa
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.123-133
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Zorunlu Göç Yönetimindeki Dönüşümü Mekân Üzerinden Okumak: AB Basını Üzerine Bir

İnceleme


Uluslararası göç; 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren insan hakları ihlali, savaşlar, etnik

çatışmalar, iş gücü talebi, kariyer hedefleri, coğrafi koşulların yetersizliği gibi olumlu veya

olumsuz sebeplerle istatiksel olarak artmıştır. Özellikle can güvenliği endişesi ile gerçekleşen

düzensiz zorunlu göç vakaları; 21.yüzyılda yönetilmesi güç ve çok yönlü krizler ortaya

çıkarmaktadır. Bu nedenle göç yönetişimi yıldan yıla değişen uygulamalar ile

şekillenmektedir.

Bahse konu göç krizlerinde, göç politikalarının ilk temas ettiği alan göçmenlerin barınma

mekânlarıdır. Söz konusu alanlar incelendiğinde özellikle mültecilik statüsü alamamış

sığınmacıların geçici mekânlarda insani yaşam koşullarına aykırı şekilde yaşamaya çalıştığı

görülmektedir. Kimi ülkeler mülteci vatandaşlara ve sığınmacılara çeşitli yerlerdeki

topraklarında kendi imkânları ile barınaklar oluşturarak insani olmayan şartlarda

yaşamalarına göz yumarken, kimileri de kamplar kurarak, aynı durumu paylaşan bütün

insanları belirli bölgelerde izole yaşamalara zorlamaktadırlar. AB üyesi ülkelerde

sığınmacıların barınma koşullarının düzenlenmesi konusunda 2011’de başlayan Suriye göç

dalgası sonrası çok tartışmalı politikalar uygulanmıştır. Bu politikaların arkasında hiç kuşkusuz

Ortadoğu’daki karışıklıklar son bulsa dahi Avrupa’dan gönüllü geri dönüşlerin olup

olamayacağı, yerinden edilmişlerin sığındıkları ülkelerdeki geçici durumlarının kalıcılığa

dönüşme kaygıları yer almaktadır. Oysa hedef veya transit ülkelere sığınmış yerinden

edilmişlerin, uygun barınma koşullarına sahip olması birçok sözleşme ile kabul görmüştür.

Kabul Koşulları Yönetmeliği’ne göre, sığınmacılar, uluslararası korunmaya başvurur

başvurmaz destek görme hakkına sahip olurlar. Yönetmeliğin 17. maddesine göre, üye

ülkelerin, uluslararası korunma talep edenlere geçimlerini sağlayacak ve fiziksel ve ruhsal

sağlıklarını güvenceye alacak uygun bir yaşam standardı sunan maddi kabul koşulları

sağlamaları gerekmektedir. 18. maddeye göre devletler, sundukları evlerde saldırı ve

cinsiyete dayanan şiddeti önleyen tedbirler de almalıdırlar. Herkes için uygun barınma hakkı,

Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin

(ESKHUS)11. Maddesinde de ortaya konan uygun yaşam standardı hakkının da bir parçasıdır.

16 Nisan 2015 tarihinde Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından da

onaylanan Cenevre BM Sürdürülebilir Konutlar Şartı’nda herkesin yeterli, güvenli ve uygun

fiyatlı konutlara erişim sağlamasının önemi bildirilmiştir. Ancak Avrupa Parlamentosu,

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından Aralık 2023 tarihinde kabul edilen yeni Sığınma ve

Göç Anlaşması ile yeni bir göç yönetimi modeline geçilmektedir. Buna göre iltica

başvurularında kabul oranlarının yüzde 20’nin altında olduğu ülkelerden gelen göçmenler

için belirli ülkelerde 30 bin kişilik kapasiteye sahip bekleme merkezleri kurularak başvuru

sahiplerine kısa süreli geçici mekânlar oluşturularak gönüllü geri dönüşler beklenmeden

başvuruları reddedilen kişiler doğrudan AB’den sınır dışı edilecektir.

Yakın tarih içerisinde aslında çok kısa bir dönemi kapsayan 2014-2024 yılları arasında, AB göç

yönetimi çok büyük bir dönüşüm yaşamaktadır. AB üyesi ülkelerde göçmenlerin “geçicilik”

hallerinin devamı için “sınırlı” desteklerle oluşturulan politika mekanizması, güncel sığınma


ve göç anlaşması ile yeni bir mekânsal uygulamanın eşiğindedir. Bu doğrultuda bu

araştırmanın amacı 2014-2024 yılları arasını kapsayan dönemde BBC (British Broadcasting

Corporation), Deutsche Welle (DW), Euronews ve The Guardian basınına yansıyan

uygulamalarla mekânsal kullanımın, devlet otoritesi tarafından nasıl bir araç olarak

kullanıldığını tartışmaktır. Ele alınan çalışmada gerçekleştirilecek basın taramaları ile daha

etkin bir küresel göç yönetişimi sistemine verilen kolektif tepkileri de ortaya koyması

açısından kıymetli sonuçların ortaya konması hedeflenmektedir.