Diğer, ss.78-83, 2020
TÜRK MÜZİĞİ’Nİ YAZMAK
Enver Mete Aslan
Yurtdışı seyahatlerimde yaptığım
işlerin başında gittiğim şehrin kitabevlerini ve müzik mağazalarını ziyaret
etmek gelir. Ziyaret ettiğim müzik mağazalarında alanıma ait müzik aleti
bulunmasa da zengin bir çeşitlilikle sunulan enstrümanlar ve aksesuarlar hep
ilgimi çeker. “Batı kaynaklı bir müzik aleti çalıyor olsaydım işime yarayacak
pek çok şey bulurdum” diye düşünürüm. Çalgı kutuları, çeşitli marka teller,
yaylı çalgılara ait aksesuarlar, gitar için askılar, penalar ve daha pek çok
ilgi çekici eşya... Batı müziği çalgılarına ve bu çalgıların yardımcı
ürünlerine dair bu çeşitlilik, Türk müziği çalgıları için bir eksiklik olarak düşünülebilir,
nitekim de böyledir. Mesela çok çeşitli markalarda üretilmiş tanbur ve ud
mızrapları olsa, farklı model ve markalarda kemençe yayları olsa hiç fena
olmaz.
Anlatmayı arzu ettiğim asıl
nokta, uluslararası seyahatlerde karşıma çıkan ve çok sesli müzik için
hazırlanmış yazılı kaynakların bolluğu meselesi. Bu konuyu, akademisyenlerin özellikle
icracılar ile aynı masada konuşmaları gerektiği temennisi ile biraz açmak istiyorum…
Türk Müziği’ni yazmanın,
bu sanatın devamı ve iletimi adına zaruri bir durum olduğu şüphesizdir. Burada
yazmaktan kasıt, besteci kalemiyle müziği notaya almak değil, müzik bilimini
gelecek kuşaklara aktarmak adına, müziği yazıyla saklamak meselesidir. Malum
olduğu üzere en büyük eksiklerimizden biri, icrayı bir adım önde tutup yazmayı
ihmal etmemizdir ki sanırım insanlık bu durumun böyle olmaması gerektiği
kanaatindedir... Atalarımız, pek doğru bir ifade ile “Söz uçar yazı kalır”
demişler. Kendi alanım hakkında konuşmak gerekirse, ud için çok nitelikli
kaynaklara sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Ali Salahi Bey’den Cinuçen
Tanrıkorur’a, Mutlu Torun’dan Kadri Şençalar’a ud çalışmak isteyenlere yardımcı
olacak yazılı kaynaklar bulabiliriz.
Yeterli olmamakla
birlikte Türk müziği öğretimindeki yazı çizgisinin dünya standartlarında bir
noktada olabilmesi için yoğun çalışmaların gerçekleşmesi gerektiği
kanaatindeyim.
İlk
Kitabım “Ud Alıştırmaları”.
Yukarıda aktardığım,
yazılı kaynakların önemine dair düşüncelerim ve heyecanım ışığında, 2011 yılının
ocak ayında Pan Yayıncılık etiketi ile okuyucuya sunulan ilk çalışmam “Ud
Alıştırmaları – Teknik Çalışmalar” tamamlanmıştı. Bu kitap, okuyucuya
sağlayacağı faydanın yanı sıra, kendi derslerimde beni ifade eden akademik
yöntemi öğrenciye uygulayabileceğim bir kaynaktı. Kitap, İngilizce ve Türkçe
olarak iki dilde okuyucuya sunuldu. Okuyucu her iki dili de irdeleyebiliyordu. Alıştırmaların
ve etütlerin Türkçe ve İngilizce olarak iki ayrı başlığı bulunuyordu. Bu durum
okuyucuya farklı bir bakış açısı sağlıyordu. Mesela “acemaşiran makamında
tremolo çalışması” konusunun uluslararası arenada ne şekilde ifade
edilebileceği konusunda öğrenci fikir sahibi olabiliyordu. “Ud Alıştırmaları”
kitabımda pek çok başlık altında teknikleri anlatmaya çalıştım. Sağ el, sol el,
glissando, legato, çarpma, aralık, dizi çalışmaları ve evrensel müzik sistemi
içinde yer alan pek çok teknik. Hatta kitabın son bölümünde 2, 3, ve 4 ud için
yazdığım çok sesli parçalar ve düzenlemelere de yer verdim.
“Marifet, yazıdaki ses ile sesteki yazıyı
ortaya çıkarabilmektir.”
Kitap gün yüzüne
çıktığında, yüzyıllar boyu meşk yolu ile aktarımı devam etmiş olan müzikal değerlerimizin,
günümüz dünya kuralları çerçevesinde ve aslını bozmadan, evrensel yazı dilinde
anlatılabilmesi yönünde yol alabilmiştik. Bu süreç sonunda şunu hissettim; akademik çalışmalar ve meşk
sistemi birbirini tamamlayan ve Türk müziğinde yanyana olması gereken iki
önemli konuydu. “Marifet, yazıdaki ses
ile sesteki yazıyı ortaya çıkarabilmektir.”
İkinci
Kitap “Ud İçin Makam Dizileri”.
İkinci kitaba başlarken, ilk kitabın içindeki tüm başlıkları
açmaya karar vermiştim. Birikimlerimin de yardımıyla kitabın indeksini yani içindekiler
bölümünü madde madde irdeledim. Her maddeden uzun çalışmalar üretebileceğimi
düşünerek yeni bir çalışma başlattım. Ud üzerinde çalışılacak makam dizilerini
öğrencinin görmesi gerektiği biçimde kaleme aldım. İkinci kitabım “Ud İçin
Makam Dizileri”ni ilkinde olduğu gibi Türkçe ve İngilizce hazırladım. Kitap
2018 yılında okuyucuya sunuldu. Sadece makam dizilerini anlatan bu kitap 10
adet makam üzerinden toplam 160 alıştırmayı içeriyor. İlk beş makam, “udda
dügah perdesinde karar veren makamlar” olarak kararlaştırıldı. İkince beş makam
ise “rast perdesinde karar veren makamlar”da karar kılınmasıyla son şeklini aldı.
On adet makamın bazen bir bazen de iki oktav inici – çıkıcı
halleri ile icra esnasında hangi parmakların kullanılacağı hususu özellikle
belirtilerek hazırlandı. Aynı zamanda bu konular, öğrenciyi hızlandırmak amacıyla
metronom eşliğinde örneklendirildi. Bu on makamın sıralaması ud için kolaydan
zora doğru düzenlendi ve sırasıyla ud klavyesi üzerinde yer alan neredeyse tüm perdelere basılabilmesi
için dikkatlice oluşturuldu. En başta
belirttiğim gibi bu sistemler “meşk aktarım yolu” ile öğretilen müziğin ve
çalgıların, akademik bakış ile de yönlendirilebileceğinin bir denemesiydi. Her
iki kitapta da daima desteğini yakından hissettiğim değerli hocam Prof. Dr. Mutlu
Torun’un bilimsel bakış açısı ile akılcılığa sevk eden yönlendirmeleri benim
için çok önemliydi.
Yeri gelmişken bu makalem ile “Ud İçin Aralık Çalışmaları” adlı yeni kitabımın yazım sürecinin başladığı
haberini vereyim.
“İstanbul
Lavtası Metodu”
İstanbul Lavtası eğitimi konusunda da 2009 yılında Haliç
Üniversitesi’nde başlayan dersler ve karşılaşılan zorluklar, bir lavta metodu
yazma adına beni harekete geçirdi. İstanbul Lavtası Metodu önceki kitaplarım
gibi belli konuları içermekten ziyade tam bir öğretim metodu oldu. 2013 yılına
kadar Haliç Üniversitesi’nde verdiğim lavta dersleri, 2013 – 2016 arasında
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde verdiğim lâvta dersleri ve son olarak da hâlen
devam eden Kocaeli Üniversitesi’ndeki lâvta çalışmalarım, “İstanbul Lavtası
Metodu”nun tamamlanması adına bana büyük tecrübeler kazandırdı. 2020 Mart ayı
itibariyle metod neredeyse tamamlandı ve son kontrolleri yapmam için hazır hale
geldi.
“İstanbul Lavtası Metodu”nun uluslararası nitelikteki
yayınlar arasında yer bulabilmesi adına kabul görmüş müzik dili, lavtanın tarihi
ve icracıları hakkında bilgiler, resimli anlatımlar, müzik teorisi, süslemeler
ve teknik ifadeler üzerinde itinayla durdum. Öte yandan kitaptaki en önemli
nokta “İstanbul Lavtası Üslubu” konusu oldu. Lavta metodunda tutuş poziyonları
gibi görseller ile anlatmam gereken konuları karakalem eserler ile ifade etmek
istedim. Çizimlerini kıymetli ressam ve musikişinas Erol Efir yaptı. Velhâsıl bu
yazıda da bahsetmeye çalıştığım gibi bir yolunu bulup meşki yazmak gerekiyordu,
tam karşılığı olmasa da yazmaya çalıştım, yazmak zorundaydım.
600 yıldır elimize ulaşan eserlerin yanında, yazılmadığı için
kaybolmuş nice bilgi ve eserin gıyabında Türk Müziği’ni yazmaktan vazgeçmemek
temennisiyle…
Enver Mete Aslan / Fotoğraflar Esra ASLAN
WRITING THE TURKISH
MUSIC
By Enver Mete Aslan
When I go abroad, the
very first thing I do is visiting bookstores and music stores. The music stores
I visit, even though they do not have the instruments I am interested in, suit
me fine as far as the instruments and accessories are exhibited with diversity.
I always think that if only I played a western-based instrument, I could have
found many handy things such as music boxes, different kind of cords, accessories
for string instruments, guitar hangers and picks. When it comes to the
instruments of classical Turkish music though, the variety which reigns on
western instruments and their auxiliaries becomes truly non-existent. It would
not be bad if various brands produced picks for tamburs and ouds or there were
plenty of kamancheh strings.
I want to point out
the abundance of written sources when it comes to polyphonic music. This is
something that always draws my attention during foreign trips. I wish to
elaborate the topic within the context of my desire which is the necessity of
urgent conversation between academics and performers to build an
internationally-accepted written concept for the Turkish music.
Writing and recording
the sources of the Turkish music is undoubtedly crucial for the continuation of
this art and handing it down to the next generations. What I mean by recording
is not playing music but the preservation of the science of music in order to
be able to be handed down to the next generations. As you are aware of the fact
that, one of our biggest deficiencies is the idea of neglecting the writing of
music and putting forward its performing. However, the humanity does not think
with the same way as we do. Our ancestors’ putting “The palest ink is stronger
than the sharpest memory” is highly accurate. Speaking for my own field, we
have fairly sufficient sources for oud. If someone wants to work on oud there
are plenty of sources such as of Ali Salahi Bey, Cinuçen Tanrıkorur, Mutlu
Torun and Kadri Şençalar. I am of the opinion that to provide a world-class
position to Turkish music in terms of sources, thorough work is a necessity.
My first book: Oud Exercises
My first book was
published by Pan Publishing House in 2011 with the title of “Oud Exercises –
Technical Studies” in which I analysed my previously-stated position over
written sources. Apart from its benefit as a book, it was also a source by
means of which I was able to teach my favourite academic method. It was prepared
in English and Turkish. The reader was given the chance to read and compare the
context in two languages. Practices and surveys had titles in both languages
and it ensured a different perspective for the readers. For instance, a learner
could have an idea for some issues that occupy the international field such as:
with which method explaining of a tremolo work in Acemasiran maqam could be
possible. In “Oud Exercises” I tried to explain the techniques in detail. Right-hand,
left-hand, glissando, grace notes, interval, ranks scales and many other
universal music techniques were included into the book. In the last chapter
there were also some polyphonic songs and compositions for 2, 3 and 4 oud.
“Revealing sounds from texts and texts from
sounds is the real merit”`
When the book came to
light, we had also managed to proceed with the explaining of our musical values
which had been transmitted for centuries from mouth to mouth through practices.
By doing that we never left the context of the modern world rules and we did
not alter anything from their originality. Subsequent to my completing the
process I felt that academic studies and practice systems must be inseparably
integrated in the Turkish music. “Revealing sounds from texts and texts from
sounds is the real merit.”
The second
book: “Maqam Ranks Scales For Oud”
Beginning to the writing process of my second book, I
decided to analyse every chapter of the first book. Thanks to my fund of
knowledge, I scrutinise the index of the book item by item. My new study came
to existence with the thought that by working on every item, I could have been
able to bring out detailed items. I put down on paper the maqam ranks scales with a unique method with
which students must look at them. Like the first book, “Maqam ranks scales for oud” were prepared in
Turkish and English. It was released to the market in 2018. The book which
illuminates only the maqam ranks scales, comprises 160 practices on the basis of 10 maqams. The
first five had to do with dugah frets. The second five maqams, nonetheless,
were determined as rast frets. Details such as ascending and descending scales of
these ten maqams in one or two musical octaves or during performance which
fingers must be used, during the preparation of the book they all were specified.
In addition to that, to accelerate student’s work, these matters were
exemplified on company with metronome. The glazing of these 10 maqams were
edited from easy to difficult and it was formed attentively in an effort to
make using of all frets of the tuner possible. As I expressed in the beginning,
these systems were nothing but a trial to canalise the teaching of Turkish
music and its instruments from mouth to mouth practices to an academic methodology.
The guidance of my beloved master, Prof. Dr. Mutlu Torun which assisted me with
full of scientific perspective and rationality was crucial for me.
By the way, by favour of this article I announce that I
have begun the writing process of my new book “Tone Studies for Oud.”
“The Istanbul-Lute Method”
The lessons of The Istanbul Lute which began in 2009 in
Haliç University and the hardships during this process prompted me to build a
methodology for how to play a lute. Unlike my previous books which were about
specific issues, The Istanbul-Lute Method came as a teaching methodology book.
My lectures in Haliç University until 2013, in Istanbul Technical University
between 2013-2016 and my ongoing lute works in Kocaeli University provided me
experience to complete the book. As of March 2020, the method has almost been
completed and it is available for final retouchs.
In order to to make The Istanbul Lute Method (politiko
laouto) find its way into the internationally-qualified editions, I carefully
laboured the points of internationally-recognised music language, the history
of lute, its performers’ history and details for them, pictorial presentations,
music theory, enrichments and technical expressons. Again, the most important
part of the book was “The Istanbul Lute Tone.” Instead of explaining the
holding positions of the lute method with visual elements, I opted for charcoal
drawings. The drawings were made by a substantial painter and music lover Erol
Efir.
In short, as I tried to explain in this article, I had
to find a way to write a modelling. Maybe there is no an exact measure yet but
I tried to write, I must have done it.
I wish the perseverance for writing of Turkish music
will never come to an end considering the fact that there are innumerable works
that vanished during last 600 years owing to the fact that nothing had been
written about them.
Enver Mete Aslan / Photographed by Esra ASLAN