Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, vol.11, no.1, pp.87-107, 2023 (Peer-Reviewed Journal)
Faşizm, I. Dünya Savaşından sonra Avrupa’da boy göstermiştir. 1929 yılında kapitalizmin içine girdiği bunalım, işçi sınıfının ve solun güçlü olduğu ülkelerde, faşizmi egemen sınıfların gündemine getirmiştir. Avusturya da bu örneklerden biridir. Avusturya’da işçilerin ve örgütlerinin güçleri, hakim sınıfları ve iktidarda olan sağcı partiyi ürkütmüştür. Onlar da bu gücü kırmak için, paramiliter güçlerden yararlan-mıştır. Bunun doruğa çıktığı dönemse, tek bir oy farkıyla iktidarı alan Dolfuss rejimidir. Anayasanın ve parlamentonun işlevsizleştirildiği bu dönemde, işçilere ve sol güçlere karşı baskı ve saldırı şiddetlenmiştir. Sosyal Demokrat Partinin cumhuriyeti savunma noktasındaki uzlaşmacı tavrı, egemen güçleri ve Dolfuss’u cesaretlendirmiştir. Faşist gidişe, önce Linz’deki işçiler daha sonra da Sosyal Demokrat Parti grev kararıyla direnmeye karar vermiştir. Hükümetin bu karara tepkisi sert olmuş ve sosyal demokrat yöneticiler görevden alınmıştır. Seçeneksiz kalan demokrasi güçleri, direnişe geçmiştir. Ancak bu direniş, hükümet tarafından bastırılmış, parti de dahil işçilerin bütün örgütleri dağıtılmıştır. Ülke daha sonrafaşist Almanya tarafından işgal edilmiştir.