Marife Dini Araştırmalar Dergisi, vol.12, no.1, pp.151-184, 2012 (Peer-Reviewed Journal)
Nassların, lügatte konulduğu şekliyle, aslî manalarına delâlet etmek üzere
zâhirîne göre bırakılması ilim ehlince kabul edilen temel bir esastır. Fakat (gerek
tiği zaman) hakîkî manasından mecâzî ya da kinâyeli manaya çevirmek sûretiyle
nassları te’vîl husûsunda Kur’ân ve sünneti iyi bilen hiçbir âlim ihtilâf etmemiştir.1
İbn Teymiyye (v. 728/1328), ondan önceki lügat âlimleri ve ona tabi olan ta
lebelerinin yaptığı gibi, bazı alimler bunu mecâz diye isimlendirmezler, buna başka
bir isim verirler.
Müsemma ve içerdiği hususlar sahîh olduğu zaman biz isimleri ve başlıkları
önemsemeyiz. Çünkü ulemâ, lafzı zâhirinden alıp ilk anda akla gelmeyen başka bir
manaya hamletme (te’vîl) husûsunda ittifak halindedirler.