1. INTERNATIONAL AYASOFYA SCIENTIFIC RESEARCHES AND INNOVATION CONGRESS, İstanbul, Türkiye, 15 - 16 Kasım 2024, ss.12-23
Tüm dünya açısından ortak bir problemi temsil eden yoksulluk, yaşlı bireyler için daha büyük bir risk anlamına gelmektedir. Küresel ölçekte doğum oranlarındaki düşüşlere artan yaşam sürelerinin eşlik etmesi, dünya nüfusunun yaşlanması ile sonuçlanmıştır. Demografik yapıda yaşanan bu dönüşüm, günümüzde başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada görülmektedir. Bu dönüşümün, gelecekte çok daha yaygın etki oluşturması beklenen yaşlanma olgusunu bir problem olarak gündeme getirmektedir. Nüfusun giderek yaşlanan bir seyirde ilerlemesi ile ülke ekonomilerinin daralacağı, istihdam oranlarının azalacağı, kişi başına düşen milli gelirin düşeceği öngörülmektedir. İlgili durumun ise, yoksulluğu yaygınlaştırması ve gelir dağılımındaki adaleti bozması dolayısıyla dezavantajlı grupları olumsuz etkilemesi beklenmektedir. Dezavantajlı gruplardan birini oluşturan yaşlı kadınların, yaşlı erkeklere kıyasla daha yüksek oranlarla yoksullukla karşılaşma olasılığına sahip olmaları, toplumsal açıdan fırsatlardan ve hizmetlerden mahrum kalmalarından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda, yaşlı yoksulluğu cinsiyetler bakımından farklı görüntüler ve mahrumiyet biçimleri meydana getirmektedir. İlgili bildiri, yaşlı yoksulluğunu toplumsal cinsiyet perspektifinden ele alması bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışma, OECD ülkelerindeki yoksulluk sorununun yaşlı kadınlar açısından karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda ikincil kaynak olarak OECD verileri üzerinden yapılacak betimsel analizlerle yaşlı yoksulluğunun cinsiyetler temelindeki görünümü incelenmiştir.
Poverty, which represents a common problem for the whole world, means a greater risk for older individuals. The decline in birth rates on a global scale, accompanied by increasing life expectancy, has resulted in the ageing of the world population. This transformation in demographic structure is observed all over the world, particularly in developed countries. This transformation brings the aging phenomenon, which is expected to have a much more widespread impact in the future, to the agenda as a problem. It is predicted that with the progression of the population in an ageing course, the economies of countries will shrink, employment rates will decrease, and national income per capita will decrease. This situation is expected to have a negative impact on disadvantaged groups by spreading poverty and deteriorating the fairness in income distribution. The fact that elderly women, who constitute one of the disadvantaged groups, have a higher probability of facing poverty compared to elderly men is due to the fact that they are deprived of social opportunities and services. In this sense, elderly poverty creates different images and forms of deprivation in terms of genders. This paper is important in terms of addressing elderly poverty from a gender perspective. This study aims to evaluate the poverty problem in OECD countries comparatively in terms of elderly women. In line with this purpose, descriptive analyses based on OECD data as a secondary source are used to examine the gender-based outlook of elderly poverty.