Dürtülerin Kentsel Mekan Algısına Etkileri


Duygun G.

Uluslararası İnsan ve Sanat Araştırmaları Dergisi , cilt.6, sa.1, ss.84-94, 2021 (Scopus)

  • Yayın Türü: Makale / Derleme
  • Cilt numarası: 6 Sayı: 1
  • Basım Tarihi: 2021
  • Dergi Adı: Uluslararası İnsan ve Sanat Araştırmaları Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Scopus, Root Indexing, Asos İndeks, Sobiad Atıf Dizini
  • Sayfa Sayıları: ss.84-94
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Öz

Kentler, mevcut dünyada içine doğulan ve yaşanılan bir ekosistemin fiziksel bir karşılığı olarak deneyimlediğimiz çok katmanlı bir bünyeye sahiptir. Kentsel mekanın sürdürülebilirliği ise ancak içinde yaşan ya da onu deneyimleyen kişilerin davranışları aracılığıyla mümkündür. Bu durumda bahsi geçen davranışları oluşturan denetleyen ya da yönlendiren durumların neler olduğunu analiz etmek önem kazanmaktadır. Bu davranışların 21yy pratiklerinde çeşitli erkler tarafından üretildiği dünya örneklerinde gözlemlenmektedir. Bir şarkı bir reklam ya da inşai faaliyet algı yönetimi aracılığıyla davranış psikolojisini etkiler niteliktedir. Bu durum toplumsal davranışı da yönlendirmektedir. Dolayısıyla bu davranışların dürtülerine odaklanmanın mekansal algıyı zengileştirebilir, daha yaşanılır, ekolojik dengeleri sağlar ve kişiler arası etkileşimi iyileştirir bir potansiyeli bulunmaktadır. Makale bu potansiyele odaklanarak önce mekansal algıya daha sonrada bu algıyı oluşturabilecek dürtülere odaklanılmaktadır. Mekan bedenin gerçekleştirdiği eylemlere ve bu eylemi gerçekleştirmek üzere bedenin hareketine ortam sağlamaktadır. Bu yönüyle sadece imgesi aracılığıyla değil bütüncül olarak çok yönlü bir etkileşimin de ortamıdır. Böylece bir mekanda eylemin gerçekleşmesi esnasında bedendeki karşılıkları üzerine düşünmek psikoloji, sosyoloji gibi alanların da işi olmaktadır. Ancak 21 yy dinamikleri mekanın-beden eylem ilişkisinin tüm bu disiplinler dışında ekonomi, iktisat , reklam, bilişim gibi alanlar tarafından aktif olarak incelendiğini göstermektedir. Bu durumun en güncel örneği Richard Thaler’in çalışmalarıdır. Thaler "Dürtme Teorisi" veya "Seçim Mimarisi" olarak adlandırılan teorileri ortaya atmış ve 2017 yılında ekonomi alanında Nobel Ödülü'nü kazanmıştır. O’na göre İnsanların, içine doğduğu mevcut dünyayı algılama biçimi önyargılıdır. Dolayısıyla eylemler üzerinde zaman zaman rasyonel olmayan herhangi bir şeyi yapmak mümkündür. Thaler ve diğer davranışsal iktisatçılar, insanların sezgiye dayalı ve bilinç dışında önyargılar ile hareket ederek ve psikolojik yanılsamalar tarafından yönlendirilen kararlar alabildiğini ortaya koymaktadır. Buna göre dürtüleri harekete geçiren bir seçim mimarı insanların eylemler hakkında karar verdiği bağlamı organize etmektedir. Bu noktada eylemlerin tasarlanması aşamasında algıdan önce dürtüler kullanılabilmektedir. Thaler, “dürtüleri” - seçimleri kısıtlamadan yönlendiren ince müdahaleler olarak yorumlamaktadır. Bu durum dürtmelerin zorunlu olmamasından kaynaklanmaktadır. Thaler’e abur cuburun yasaklanmasından ziyade Meyveyi göz hizasına koymanın bir baskı olamayan bir dürtüye dönüşeceğinden bahsetmektedir. Dürtü teorisini mekan üzerinden tartışılması ise güncel bir yaklaşımdır. Disiplinler arası bir paydaşlık üzerine kurulu yeni mimari yaklaşımlar düşünüldüğünde mekan tasarımı sadece tasarımcının erkinde değildir. Sosyal psikoloji araştırmalarına göre insan davranışları gözlemlendiğinde dürtüler birincildir. Algı ise ikincil olmaktadır. Ancak mekanı tasarlayan kişinin beden-mekan-eylem ilişkisini hali hazırda bir bağlamsal veri olarak tartışarak tasarıma yansıtmış olması beklenmektedir. Dolayısıyla mekanın deneyimleyicisi için önceden organize edilmiş davranışlara uyumu beklenmektedir. Özellikle insanın sezgiye dayalı ve bilinç dışı davranışlar sergilemesi bu tür mekansal organizyonlar için mümkün değildir. Bu durumlar en çok kentsel kamusal alanlarda gözlemlenebilmektedir. Bir kamusal mekan tasarımcının, şehir ve bölge plancısının, yerel erklerin ya da toplumsal baskının yönlendirmesi sonucu ortaya çıkabilir. Bu ortam deneyimleyen kişiye öncelikli bir davranış dizgesi sunacaktır Tüm bu paydaşlar için incelikli bir davranış analizi elde edilmediği takdirde ise bedenin eylemsel olarak biricikliği ikinci planda kalmaktadır. Çünkü mekan içerisindeki tüm eylemler için davranışsal kodlar önceden oluşturulmuş olur. Bu kodlar içinde gelişen yaşamsal deneyim birer reflekse dönüşerek o yere ait bir bilişsel veriye dönüşmektedir. Kentin mekansal öğeleri aracılığıyla kent belleğinin, sosyo-kültürel dokusunun, üretim tüketim ilişkilerinin ve bunların nesnel karşılıklarının algılanması ve tanıdık yerler üzerinden bir zihin haritası üretilmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla kentin fiziksel yapısı bireysel ya da toplumsal algıyı üretmesinin dışında nesiller arası aktarılan bir algısal hafızaya da dönüşebilmektedir. Mekansal kodların eylemleri aynılaştırması ise kolektif bir hafızayı yersiz bırakabilme tehlikesine sahiptir. Bu ilişkilerin tartışmaya açılması bugünün ve geleceğin fiziksel ortamlarını tasarlayan kişiler için bir bağlamsal veri oluşturabilir. Bu bağlamsal veri aracılığıyla tasarlanan mekanların davranış psikolojisini yönlendirebileceği düşünülmektedir. Bunun sürdürülebilir bir gelecek fikrinin oluşması ve uygulanması noktasında önemli bir adım olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler

AlgıDürtü teorisiSeçim mimarisi