Laküner enfarktlar; 1,5 cm’den küçük, derin yerleşimli iskemik enfarktlardır. Nöroloji kliniğimizde 2001-2005 yılları arasında laküner enfarkt bulguları nedeniyle yatmış ve görüntüleme yöntemleriyle tanıları doğrulanmış hastalar bu çalışmaya alındı. Risk faktörleri ve şikayetlerin başlangıç zamanı hastalar ve/veya yakınları ile yapılan telefon görüşmeleriyle yeniden değerlendirildi. Yaş ortalaması 64,6 olan, 81 hasta çalışmaya dahil edildi. Bunların 43’ü (%53) kadındı. Lezyon 45 hastada sol (%55,6), kalan 36’ sında ise sağ (%44,4) hemisferdeydi. Seksen hastada (%98,8) en az bir vasküler risk faktörü, 6 hastada (%7,4) ise bir kardiyak risk faktörü mevcuttu. Altmışbeş hasta (%80,2) çoklu vasküler risk faktörüne sahipti. Altmışsekizinde (%83,9) hipertansiyon, 48’inde dislipidemi (%59,2), 26’sında sigara kullanımı (%32,1) ve 22’sinde diabetes mellitüs (%27,2) saptandı. Tek risk faktörü olan 16 hastanın 10’unda hipertansiyon, 5’inde dislipidemi mevcuttu. Otuzdördünün (%41,9) gece (uyku+uyanıklığın ilk bir saati), 47’sinin (%58,1) gündüz döneminde şikayetleri başlamıştı. Onyedisi (%21) kış, 22’si (%27,2) ilkbahar, 19’u (%23,4) yaz ve 23’ü (%28,3) sonbaharda rahatsızlanmıştı. Analizler risk faktörleri, cinsiyet ve yaşa göre düzenlendiğinde mevsimsel-diürnal değişkenlik veya taraf farklılığı saptanmadı. Tek risk faktörüne sahip çok sayıda olgunun varlığı, birincil korumanın önemini açıkça göstermektedir. Çoklu risk faktörü oranının yüksekliği ise bu hastalarda koruyucu tedavinin titizlikle uygulanması gerektiğini vurgulamaktadır.
Lacunar infarctions are deeply located ischemic infarctions smaller than 1.5 cm in diameter. Patients hospitalized in our neurology clinic in between 2001 and 2005 with signs of lacunar infarction and in whom diagnosis were confirmed with neuroimaging studies, were included in this study. Risk factors and time of symptom-onset were re-evaluated by use of phone calls with them and/or their relatives. Eighty-one patients with mean age of 64.6 were involved in the study. Forty-three of them (%53) were female. The lesion was in left hemisphere in forty-five patients (%55.6), and in right hemisphere in remaining 36 (%44.4) ones. There was at least one vascular risk factor in 80 of them (%98.8), and a cardiac one in 6 patients (%7.4). Sixty-five patients (%80.2) had multiple vascular risk factors. There was hypertension in 68 (%83.9), dyslipidemia in 48 (%59.2), smoking in 26 (%32.1), and diabetes mellitus in 22 (%27.2) of them. Among 16 patients with single risk factor, 10 patients had hypertension and 6 patients had dyslipidemia. In 34 of them (%41.9), symptoms had appeared during night-time (sleeping + first hour of awakeness), and in 47 of them (%58.1) during day-time. The disease was seen during winter in 17 (21%), spring in 22 (27.2%), summer in 19 (23.4%), and autumn in 23 (28.3%) of them. After analyses were corrected according to risk factors, sex and age, any seasonal-diurnal variation or side differences were not detected. Presence of many patients with single risk factor reveals the importance of primary prophylaxis clearly. High frequency of multiple risk factors underlines needs for use of preventive treatment carefully in these patients.
