BİR “SINIR DURUM” OLARAK MARABAR MAĞARALARI DENEYİMİ: E. M. FORSTER’IN HİNDİSTAN’A BİR GEÇİT ESERİNE JASPERS AÇISINDAN BİR BAKIŞ


Aksu E.

Modernizm ve Postmodernizm Çalışmaları Konferansı 2020, 23 - 24 Temmuz 2020, ss.40

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Sayfa Sayıları: ss.40
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Yaşamın sonluluğu ve ölüm, hem felsefenin hem edebiyatın temel ilgi alanlarındandır. Özellikle Varoluşçu felsefe, bireyin bu dünyadaki varoluşuna odaklanmasıyla, insan yaşamının bir sonu olmasını ve bunu varoluş üzerine etkilerini sorunsallaştırmaktadır. Alman Varoluşçu filozoflardan Karl Jaspers’e göre ömrün belli bir sınırı olduğu bilinci insan için hem bir iç huzursuzluk kaynağıdır hem de otantik yaşama dönüş için bir fırsattır. Ancak insan günlük hayatın akışında ilerlerken bu bilince ulaşamaz. Varoluşunu bir sınırı olduğunun bilincine varabilmesi için bazı özel durumlarla karşılaşması gerekir. Jaspers, insana sonluluğunu ve sınırlılığını hatırlatan bu durumları “sınır durumlar” olarak nitelendirmiştir. Birey, sınır durumları görmezden gelmezse hayatını dönüştürebilir, bu dünyada varoluşunun farkında olarak otantik bir yaşam sürebilir. Modernist edebiyatın önemli isimlerinden E.M. Forster’ın Hindistan’a Bir Geçit adlı romanında İngiltere’den Hindistan’a gelip günlük hayatlarının dışına düşen deneyimler yaşayan Bayan Moore ve Adela Quested’in Marabar Mağaraları gezisi, bu iki karakterin dönüşümü açısından sınır duruma örnek oluşturmaktadır. Alışık oldukları kültürden, çevreden ve yaşam tarzından çok farklı bir iklimle karşılaşan Moore ve Quested’in mağaralarda yaşadıkları çarpıcı tecrübeler karakterlerin hayatlarını sorgulamalarına yol açmış, onları varoluşlarında yeni bir yol arayışına itmiştir. Bu çalışmanın amacı Forster’ın Hindistan’a Bir Geçit romanını Jaspers’in “sınır durumlar” kavramı ölçeğiyle Bayan Moore ve Adela Quested’in Marabar Mağaraları deneyimleri üzerinden inceleyerek eserin tartışmalı konularından olan Marabar Mağaraları’na farklı bir bakış açısı getirmektir.

Finitude of life, and the death are among the fundamental research areas of both philosophy and literature. Focusing on the existence of the individual in this world, existential philosophy problematizes the finitude of human life and its effects on existence. According to German existential philosopher Karl Jaspers, being aware of the fact that life is finite creates inner uneasiness in human beings but it is also an opportunity to live an authentic life. Nevertheless, human beings cannot reach this consciousness in the flow of daily life. It is necessary for human beings to encounter certain situations in order to reach the consciousness that their existence has an end. Jaspers names those situations which remind human beings their finitude and limits as “limit situations”. If individuals do not ignore those limit situations, they can change their life and start living an authentic life in which they are aware oftheir existence. In A Passage To India by E. M. Forster, one of the important names of Modernist literature, the Marabar Caves trip of Mrs. Moore and Adela Quested who come to India from England and encounter quite different scenes than they do in their ordinary lives exemplifies “limit situations” in terms of the transformation of these characters. Moore and Quested, who meet an unfamiliar environment, culture, climate and life style, have dramatic experiences in the caves which make them question their lives and force them to find a new path in their existence. The aim of this study is to investigate Forster’s A Passage To India in the light of Jaspers’ theory of “limit situations” by examining Mrs. Moore’s and Adela Quested’s experiences in the caves and to bring a new perspective to the much-discussed Marabar Caves incident.