Afete dirençli toplum hedefi ve afet okuryazarlığının geliştirilmesinde önemli bir misyon üstlenen medyanın, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleriyle tekrar tartışma konusu olması ve yeni risklerin afete dönüşme potansiyelleri bu makalenin gerekçesini oluşturmuştur Çalışmanın amacı, gazetecilik uygulamalarını afet bilimi ve iletişim bilimi yaklaşımlarının kesiştiği “afet iletişim ekolojisi” paradigmasından değerlendirmektir. Argümantasyon araştırma tekniğinin kullanıldığı çalışmada, afetlerle mücadelede medyadan beklentiler gazetecilik pratikleriyle örtüşüyor mu?, nasıl bir habercilik olmalıdır? sorularının yanıtlarına odaklanılmaktadır. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerine yönelik tespit edilen bulgular, afet gazeteciliğinin, afet okuryazarlık yetkinliğiyle beraber haber etik kod ve normlarını içselleştiren bir uzmanlık gerektirdiği, sadece afet zamanlarında habercilikle sınırlandırılmasının ise mümkün olmadığını göstermektedir.
The fact that the media, which undertakes an important mission in the development of disaster literacy and the goal of a disaster-resilient society, was again the subject of discussion with the 6 February 2023 Kahramanmaraş earthquakes and the potential of new risks to turn into disasters constituted the rationale for this article. The aim of the study is to evaluate journalistic practices from the paradigm of "disaster communication ecology" where disaster science and communication science approaches intersect. Using the argumentation research technique, the study focuses on the answers to the questions of whether the expectations from the media in combating disasters coincide with journalistic practices and what kind of journalism should be used. The findings of 6 February 2023 Kahramanmaraş earthquakes show that disaster journalism requires an expertise that internalises news ethical codes and norms along with disaster literacy competence, and that it is not possible to limit it to reporting only in times of disasters.
