TIROTROPIN SALGILAYAN HIPOFIZ ADENOMLARINDA ENDOSKOPIK ENDONAZAL TRANSSFENOIDAL YAKLAŞIM: TEK MERKEZ DENEYIMI VE 50 HASTANIN KLINIK SONUÇLARI


Ceylan S., Anık İ., Çabuk B., Şen H. E., Atayev S., Ceylan E. C.

Türk Nöroşirürji Dergisi - Türk Nöroşirürji Derneği 35. Bilimsel Kongresi, Antalya, Türkiye, 24 - 27 Kasım 2022, cilt.32, sa.2, ss.37

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 32
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.37
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş ve Amaç: Tirotropin (TSH) salgılayan hipofiz adenomu (TSHoma), hipofiz adenomlarının nadir bir tipidir, tüm vakaların %0,5-3’ünü oluşturur. Genellikle hafif hipertiroidi semptomları ile başvuran bu hastalarda adenomun geç tespiti ve hipertiroidizme yönelik ilaç tedavisi öyküsü genellikle vardır. Bu nedenle çoğunlukla makroadenom boyutunda ve sıklıkla kitle etkisine bağlı semptomlarla tanınırlar. Özellikle büyüme hormonu (GH) ve prolaktin (PRL) hipersekresyonu ile birliktelik sık gözlenir. Literatürde sert, fibrotik ve invaziv tümörler olarak bilinirler. Hipertiroidizm nedeniyle peroperatif kardiyak riskler düşünüldüğünde cerrahi tedavisi zor olarak kabul edilir. Bu çalışmayla, endoskopik endonazal transsfenoidal yaklaşımla (EETY) ameliyat edilen 50 hasta ile, tersiyer bir klinik olarak TSHoma deneyimimizi sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Ağustos 1997–Ağustos 2022, Kocaeli Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi kliniğinde EETY ile opere edilmiş 4026 hipofiz adenomu hastasının verileri analiz edildi. Hipertiroid hastalarda TSH seviyesi normal veya yüksekse TSHoma düşünüldü. Ardından, glikoprotein alfasubunit ölçümü, TRH stimülasyon testi veya T3 baskılama testi yapılarak TSHoma tanısı doğrulandı. Bulgular: Çalışma, 26 erkek ve 24 kadın içermekteydi. Ortalama yaş 41,32 (20-64) idi. Başvuru semptomları: hipertiroidizm (31[%62]), kitle etkisi (25[%50]), akromegali semptomları (9[%18]) ve hipofiz disfonksiyonuydu (4[%8]). Ortalama tümör boyutu 21,12 mm (7-48 mm) olarak ölçüldü. (6 mikroadenom, 42 makroadenom ve 2 dev adenom) Kavernöz sinüs invazyonu (KSİ) değerlendirmesi 28 hastada Knosp derece 1-2, 7 hastada Knosp 3a-3b-4 invazyon olduğunu gösterdi. 9 hastada plurihormonal hipersekresyon vardı. Hastaların 24’ünde sert tümör ile karşılaşılırken, 26’sında tümör kıvamı yumuşaktı. 49 hastada standart transsellar yaklaşım uygulanırken bir hastada ekstended yaklaşım yapıldı. Postoperatif 33 (%66) olguda tümörün total (GTR) çıkarıldığı, 14 (%28) olguda %90 dan fazlasının (NTR) çıkarılabildiği ve 3 (%6) olguda tümörün subtotal (STR) çıkarılabildiği görüldü. Yumuşak kıvamlı tümörlerde 21 (%80,76) GTR ve 5 (%19,23) NTR elde edilirken, sert tümörlerde 12 (%50) GTR, 9 (%45) NTR ve 3 (%5) STR yapılabildi. KSİ göstermeyen tümörler ve mikroadenomların tamamında GTR yapıldı. Tümörün sert olması, KSİ göstermesi ve tümör boyutu rezeksiyon miktarını etkileyen istatistiksel olarak anlamlı değişkenler olarak bulundu. Postoperatif ilk günlerde 33 (%66) hastanın erken biyokimyasal remisyona girdiği gözlendi. Üçüncü ay ve sonrasında ise 44 (%88) hasta remisyondaydı. Dört hastada yeni gelişen hipofizer yetmezlik, üç hastada kalıcı diabetes insipitus, birer hastada rinore ve geçici 6. kraniyal sinir felci komplikasyonları gözlendi. Sonuç: Nadir karşılaşılan bir grup olan TSHomalarda EETY ilk basamak tedavidir. Erken tanı yüksek cerrahi başarı getirir. Sert ve invaziv yapısı nedeniyle cerrahisi zor kabul edilen bu hasta grubunun tedavisinin tersiyer merkezlerce yapılması önerilir.

Anahtar Sözcükler: Endoskopik endonazal transsfenoidal yaklaşım, TSHoma, tirotoprin