Sahhaflar Kitap Sarayı, İstanbul, 2009
ÖNSÖZ
Bir
toplumun/milletin edebí varlığının belirlenmesi ve düzenlenmesine
edebiyat tarihinin büyük bir katkısı vardır. Toplum ya da milletin edebiyat
tarihinin hazırlanmasında ise geçmiş devirlerde yaşayan edip, şâir ve yazarlarla
bunların sonraki nesillere miras bıraktığı eserler hayatí bir öneme
sahiptirler. Edip, şâir ve yazarların sonraki nesillere miras bıraktığı eserler
içerisinde bir grup veya dönem mensupları ile farklı devirlerde yaşamış edip,
şâir ve yazarları bünyesine alan biyografik karakterli olanlar edebiyat
tarihine kapsamlı ve ayrıntılı bir malzeme sunarlar. Tarihimizde farklı devirlerde tezkire,
mecmua, güldeste vb. adlarla anılan biyografik eserler bu bakışla değerlendirilecek
olursa birer hazine niteliğindedirler. Bu eserler içerisinde şuara
tezkirelerinin özel bir yeri vardır.
Geçmiş devirlerde yaşamış şairlerin
hayatları hakkında bilgi vererek –varsa- eserleri ve şiirlerinden örnekler
sunan şuarā tezkireleri edebiyat tarihi açısından önemli eserlerdir. Pek çok
şâir ve yazarı unutulmaktan kurtarıp tanınmasını ve kayda geçirilmesini
sağlayan şuarā tezkireleri geçmiş devirlerin sosyal yaşamına ve kültürüne de
ışık tutucu bir özelliğe sahiptirler. Anadolu Sahasında XVI. yy da Sehí Bey’le
başlayıp XX. yüzyıla kadar otuz civarında bir sayıya ulaşan biyografik
karakterli bu eserlerden biri de 17. yüzyılda yaşamış Zehr-i Mârzâde Seyyid
Mehmed Rızâ’ya aittir. Tezkirenin yazarı tarafından ortaya konulduktan sonra
müstensihler tarafından başka yazma nüshaları oluşturulmuş, bu nüshalardan bir
ya da ikisine istinaden yakın geçmişte baskısı da yapılmıştır.
Rızā Tezkiresi, Riyāzü’ş-Şu‘arā ile
birlikte 17. yüzyılın önemli iki tezkiresinden biridir. Yazıldığı devir
içerisinde takdiminin beğenilir, beyanının da güvenilir olduğunu söylemek
yanlış olmaz. Bu özelliklerinin bilinciyle çalışma süresince tezkirenin günümüz
harfleriyle müellif nüshası ya da ona en yakın sağlam ve güvenilir bir metnini
vermek bizim açımızdan önem arz eden bir husus olmuştur. Tezkire’de mevcut
bütün söz ve sözcüklerin doğru okunması için azami dikkat sarfedilmiş, mürekkep
akması veya yazı özelliğinden dolayı okunmasında güçlük çekilen birkaç sözcüğün
altına çizgi konulmuştur. Üzerinde yapılacak inceleme ve değerlendirmelerin
güvenilir bir tezkire metnine istinad etmesi için azamí dikkat sarfedilmiş,
böylece, güvenilir bir tezkire metnine dayanan inceleme ve değerlendirmelerin
yararlı ve olumlu sonuçlara/durumlara vesile olmasına zemin
hazırlanmıştır.
Rızā Tezkiresi’nin müracaat eserleri ve
kataloglarda fazla yazması nüshası kayıtlı olsa da araştırma ve incelemelerimiz
sonucu bunların büyük bir kısmının İkdam Gazetesi sahibi Ahmet Cevdet
tarafından H.1316 da yapılan basma nüshası olduğu anlaşılmıştır. Tezkire’nin
İstanbul ve Edirne Kütüphânelerinde 5 yazma nüshası tespit edilmiş, tezkire
metni bu beş yazma ile H.1316 da yapılan basma nüshanın karşılaştırması sonucu
oluşturulmuştur.
Rızā
Tezkiresi üzerine hazırladığımız çalışma IV Bölümden oluşmuştur. I. Bölümde
Rızā’nın hayatı, edebi kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. II.
Bölüm’de konu başlığı ve alt başlıklar halinde tezkirenin incelemesi
yapılmıştır. Şairlerin yaşamöyküleri (hāl tercümeleri; lakap, isim ve
unvanları; memleketleri ve yaşadıkları yer/yerler;
IV. Bölüm’de Rızā Tezkiresi’nin Türkiye
Türkçesi’ne diliçi çevirimi (transkripsiyonlu metin) okuyucu ve
araştırmacıların dikkatlerine sunulmuştur. Tezkire’nin Türkiye Türkçesi’ne
diliçi çeviriminden (transkripsiyonlu metninden) sonra Rızā Tezkiresi’nin
Millet Kütüphânesi Ali Emírí Tāríh Bölümü Numara 764 (AETRH764)’te kayıtlı en
hacimli yazma nüshası’nın tarafımızdan hazırlanan çok amaçlı dizinine yer
verilmiştir. Özel ad, terim, söz, sözcük, tamlama, deyim, ibāre, ifāde, özlü
söz ve atasözü niteliğindeki dil öğelerine yer verilen dizinin ardından
çalışmada kullanılan ve yararlanılan kaynaklar verilmiş, en sona da Rızā
Tezkiresi’nin Millet Kütüphânesi Ali Emírí Tāríh Bölümü Numara 764
(AETRH764)’te kayıtlı en hacimli yazma nüshası konulmuştur.
Rızā Tezkiresi’ni konu alan bu
çalışmamızda şiirlerin okunuşunda kāfiye ve redif uyumuna da dikkat edilmiş,
şiirlere bakışta kāfiye ve redifin sadece göz için değil kulak için de gerekli
olduğu gözardı edilmemiştir. Bu bakış sonucu, geçmişten beri izlenen ve görüşümüze
göre doğru olmayan okuma anlayışı benimsenmemiştir. Geçmişte medreselerde ve
diğer eğitim kurumlarında Arapça-Farsça öğretimine önem verildiği bilinciyle
kāfiye ve rediflerde kelimelerin Farsça telaffuzlarının da tercih edildiğinin
farkına varılmış, bu farkındalık sonucu kelimenin Farsça teleffuzunun önceki
veya sonraki mısranın kāfiye ve redifiyle birebir örtüştüğü görülmüştür. Bu
farkındalık ışığında okunan şiirlerde kāfiye ve redifler arası uyumun sadece
göze değil kulağa da hitap ettiği gözlenmiştir.
Rızā Tezkiresi’nin
inceleme/değerlendirmesi ile eski - yeni harfli metinleri ve dizininden oluşan
bu çalışmanın yararlı ve olumlu çalışmalara vesile olması en içten dileğimdir.
Bu meyanda, çalışmamın okuyucu ve araştırmacıların ilgisine mazhar olup
meramlarını pekiştirmede ve sorunlarını gidermede yardımcı olması benim için
sevinç ve memnuniyet vesilesi olacaktır. Burada, çalışma boyunca teşvik, destek
ve yardımlarını gördüğüm isimleri anmanın insaní ve ahlakí bir sorumluluk
olduğunu belirtmem gerekir. Beni bu çalışmaya teşvik eden, çalışmalarım
esnasında maddí ve maneví yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım Prof. Dr.
Turgut Karabey’e gönülden teşekkür ederim. Dil içi çeviri aşamasında Arapça
kelime ve kavramların okunmasında yardımını esirgemeyen hocam Prof. Dr. Recep
Toparlı'ya ve yoğun çalışma
süreci boyunca sabır ve hoşgörüleriyle bana
destek olan eşim Meral ile gözbebeğim ıla’ya da teşekkürü
bir borç bilirim.