Aşk İlinden Gönül Dilinden İnciler


ZAVOTÇU G.

IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2009

  • Yayın Türü: Kitap / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2009
  • Yayınevi: IQ Kültür Sanat Yayıncılık
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

SUNUŞ

Okumak ve yazmak, insan hayatının birbirini tamamlayan iki etkinliği. Okumak: öğrenmenin en eski ve yaygın yöntemlerinden biri. Cehâlet perdelerini kaldırıp karanlıkları aydınlatan bir ışık. Batıl inanışları geçersiz kılıp bilim kapısını açan bir kılavuz. Koca Yunus’un

 

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Ya nice okumaktır

 

dizelerindeki ifadesiyle insana kendini, çevreyi ve dünyayı tanıtıp geleceğini sağlam temeller üzerinde kurmasını sağlayan bir öğretmen.

 

Söz uçar, yazı kalır derler. Yazı: duygu ve düşüncelerin harflerle ifadesi, ileri bir hayat tarzının simgesi. Geleceğe yönelik düşünce ve çabaların semeresi, medeniyetin ve gelişmişliğin göstergesi. Eğitim ve öğretim, iletişim, sanat, edebiyat, genel anlamıyla kültür faaliyetlerinin aracı ve aktarıcısı, okuyucunun vazgeçemediği sevdalısı. Dertlilerin dert ortağı, gönüllerin sığınağı. Kalıcı olması, belge niteliği taşıması ve kültür aktarıcılığı yapması nedeniyle insanoğlunun büyük buluşlarından biri. Nerede ve nasıl, her kim ki bulmuşsa adını tarih sayfasına altın harflerle yazmak gerekir diye düşünürüm.

***

 

Yazıyla tanışmam ilkokul yıllarına rastlar. Çocuk yaşta başlayan umut yolculuğum, oyun çağını Rus yapısı okul binasının çift kanatlı demir kapısı önünde bıraktı, koşturup bitkin düşmeğe yetmedi zaman. Bodrum kat karanlık sınıfın iri kıyım kesilmiş tahta sıralarında kayboldu bedenim. O günlerde kara tahtadaki beyaz harfleri seçmeğe çalıştı ürkek gözlerim, o sıralar kalem tutmaya alıştı küçük ellerim. Günlerin yaş ve yaman, ayların sis ve duman, yıllarınsa kar ve borana gebe olduğu bir süreçte çocukluk aşkım okuma ve yazma isteği oldu. Ana-baba özlemi, çocukluk, gurbet, yokluk ve soğuk ise bu aşkın tuzu ve biberi…

 

Sokak oyunları ve macera romanlarıyla süslü ortaokul dönemini takiben gelen lise yıllarının umut yolculuğumda özel bir yeri vardır. Bu yıllar, dünkü çocuğun palazlandığı, gönüldeki aşk ateşinin alazlandığı ve kanın damarlarda deli deli aktığı yıllardır.

 

Hislerimi karlı buzlu kaldırımlarda üşütüp düşlerimi koynumdaki kitaplarla ısıttığım lise yıllarında okuma ve öğrenme aşkım öne çıktı. İletişim araçlarının yetersiz ve bilgi kaynaklarının sınırlı olduğu bu yıllarda okuyarak gizemli ufuklara açıldım. Her kitabın sonunda yeni bilgilere ulaşmanın ve doyumsuz bir okuyucu olmanın zevkine bu yıllarda vardım.

 

Emellerin hüzne gedikli olup amellerinse sınıfta kaldığı geçiş yıllarında gönüldeki ilham perisiyle arkadaş oldum. O sıralar umut çıkmaz bir sokak, ters dönüşlü felekse yar olmayan uğraktı. Dağarcıkta, nazmedilecek sitemkâr o kadar mevzu vardı ki, gözler bu uğurda geceleri uykuyla cedelleşirken sözler kağıt üzerinde sağa sola dalgalanıp sabaha erişirdi.

 

Yazıyla ikinci tanışmam, kalem denemeleriyle sınırlı lisans dönemini takiben başlayan akademik hayatın ilk yıllarına rastlar. Yüksek lisans ve doktora tezleri, makaleler ve inceleme yazıları, seminerler ve araştırma ödevleri, şiir ve öykü karalamaları ile harmanlanmış bu süreçte yazma aşkı hayatın hep merkezinde oldu.

 

Yazmak: üretmek, dağarcıktaki bilgileri müşterilerle üleşmektir. Yazmak, varoluş amacı ve kişilikle yüzleşmek, okuyucuyla özdeşleşmektir. Onun sevinciyle sevinip kederiyle üzülmektir. Duygu ve düşünceleri isteklilerine iletmek, bilgileriyle mezara gitmemektir. Sıradan insan olmaktan kurtulup sorumlu insan konumuna yükselmek, kalemin kılıcıyla yeni ülkeler feth etmektir.

 

Sevgili okur, bu kitap aşk ilinden derilmiş ve gönül dilinden seslendirilmiş bir güldeste niteliğindedir. Sayfaları arasında gezinirken gül ile bülbül, Ferhat ile Şîrîn, Leylâ ile Mecnûn, Yûsuf ile Züleyhâ v.d. kahramanların aşk hikâyelerinden ve farklı konulardan bahs eden şiirler ve eserlerle bunların incelenmesi; nazîre geleneği çerçevesinde vücut bulan eserler ve şairler arası etkileşim; neyin macerası ve divan şiirinde işlenişi, divan şiirinin arka bahçesi, hâl dili, medhiyeler hakkında bazı tespitler, kâtipler, aşk şiiri üçgeninde av ve avcılık, şiirde intihâl, şeyh ve şair biyografileri, Mevlânâ’nın hikâyeleri, Sadî-i Şîâzî ve Türk edebiyatına etkisi  ile benzeri konularda yazılmış yazılarla karşılaşacaksın. Bu yazılar vasıtasıyla divan şiiri kapısından içeri girecek ve gizemli bir dünyaya adım atacaksın. 

 

Ve yine sevgili okur, basın yayın faaliyetlerinin ivme kazandığı günümüz dünyasında okuma ve yazma zevkinden nasipsiz kalma. Aşk ve istek gerektiren okumayı, sabır ve emek mahsulü yazmanın hazırlık aşaması olarak algıla. Gezip gördüklerin, yaşadıkların, işittiklerin ve okuduklarından edindiğin kazanımları yazıyla taçlandır, gelecek nesillere ulaşmasını sağla. Sözcüklerin sihirli dünyasına gir, cümlelerin hünerli anlatımı ile dost ol. Farklı düşünce, hayal ve ruh hallerinin farklı konularda yazılara temel oluşturacağını bilincine var. Sevinç, coşku ve mutluluğun güldürüp eğlendiren; hüzün, hayret, kaygı, telaş, sıkıntı v.b. ruh hallerinin duygulandırıp üzen ve düşündürüp ders veren yazılara zemin hazırlayabileceğini unutma. Haksızlık ve aldatılmayı öfke, kızgınlık ve kavga sebebi sayıp kendine ve çevrene zarar verme. Olayları dargınlık ve küskünlüğe dönüştürmeyip kaleminin sesine kulak ver, gönlündeki hüznü kelime ve cümlelerle resmet. Kötü komşunun insanı ev sahibi yapması misali olumsuz şartların ve ikiyüzlü dostların insanı yazar ya da şair yapabileceği ihtimâlini asla gözardı etme!

 

Gencay Zavotçu

Kocaeli-Kasım 2015