İlmî, Harsî ve İçtimaî Araştırmalar DergisiHakemli, Elektronik, Süreli Dergi, cilt.2, sa.4, ss.38-48, 2018 (Hakemli Dergi)
Osmanlı devletinin kuruluşunda adeta bir harç vazifesi gören ve devamında
da yerini sıkıca koruyan tasavvuf, hanedan üyeleri ve halk için vazgeçilmez bir kavram
olmuş, Osmanlı kültürü ve terbiyesinin şekillendiricisi olarak algılanmıştır. Osman Gazi
ve Şeyh Edebâlî ile başlayan bu durum diğer padişahlar devrinde de devam etmiş, bazı
tarikatler ile şeyhleri toplumda ve saray çevresinde ilgi görmüştür. Bu tarîkatler arasında
Halvetiyye ve kolları da yerini almıştır. Cemal Halvetî ile İstanbul’a gelen Halvetîlik II.
Beyâzıd tarafından desteklenmiş, Halvetiyye’nin bir kolu olan Sünbüliyye de Sünbül
Sinân tarafından oluşturulmuştur. Sünbül Sinân da şeyhi Cemâl Halvetî gibi vazifesini
İstanbul’da icrâ etmiş ve bu görevi otuz üç yıl sürdürmüştür. Silsile, Sünbül Sinân’dan
sonra Merkez Efendi ve halefi olan diğer şeyhler tarafından devam ettirilmiş, Cumhuriyetin
ilk yıllarına kadar varlığını korumuştur. Bu çalışmada Sünbüliyye’nin dördüncü şeyhi
Germiyanlı Ya‘kûb Efendi’nin Oğlu Şeyh Sinan tarafından yazılan muhtasar Sünbüliyye
menâkıbnâmesinin tanıtımı yapılacak ve eser hakkında bilgi verilecektir.
Sufism, which functioned as mortar in the establishment of Ottoman Empire and
maintained its place, was an indispensible concept among the royal members and the
people and was perceived as a forming force of Ottoman culture and education, which
started since Osman Gazi and Şeyh Edebâlî and continued in other monarchs’ time as
well. Some orders and their sheikhs have been paid attention within the society and
among the monarchs. Among them, Khalwatiyya and its branches have also taken place.
Khalwatiyya coming to İstanbul through CemalHalvetî was supported by Bayezid II and
one of its branches, Sunbulliyye, was formed by Sünbül Sinan. Sünbül Sinan served in
İstanbul just like his sheikh CemâlHalvetî and continued to do his duty for thirty three
years. Lineage has been carried on by Merkez Efendi and his successors after Sünbül
Sinan, surviving until the beginning of the first years of the Republic. This study will
examine Sunbulliyye lineage written by Germiyanish Ya‘kûb Efendi’s Son Sheikh Sinan
Efendi and the presentation of the conclusive Sünbüliyye menâkıbnâme will be made and
information about the work will be given.