TAM Akademi Dergisi, vol.2, no.1, pp.27-48, 2023 (Peer-Reviewed Journal)
In
his renowned book entitled “Last Child in the Woods”, Richard Louv puts forward
the idea that one of the rarely mentioned costs of technological progress is
the weakening of human senses. According to Louv, Western culture of the 21st
century assumes that people live in an abundance of data thanks to the
widespread technology. However, in this very age of information people are
deprived of vital information. In the human dominated age called Anthropocene,
the quality of life is determined not only by what people achieve, but also by
the price they pay for it (Louv, 2017). The things people experienced in the
aftermath of the disasters and crises that broke out in the world and on a
national scale in the last decade proves that people do lack vital information.
Therefore it can be said that it is a must now for people to take action
immediately in order to be ready for the upcoming disasters. Due to the
increase in the frequency and degree of many disasters caused by the
deterioration of ecological cycles in the world, the purpose of this article is
to raise awareness about environmental literacy as it was found out that
environmental literacy is not given the attention it deserves in Turkish
curriculum. To do this, the book entitled Sekoyana’nın Kapıları is analysed
with an ecocritical perspective as it is believed that this book has the
potential to be a key reference for environmental literacy. In order to better
illustrate the analysis part, the concept of Anthropocene is explained in the
first place. Then a general definition of environmental literacy is given
before the first part of the book Sekoyana’nın Kapıları is analysed in terms of
environmental literacy from an ecocritical perspective.
Doğadaki Son Çocuk kitabının yazarı Richard Louv teknolojik ilerlemenin ender söz edilenbedellerinden birinin insanın duyularının zayıflaması olduğunu ileri sürmüştür. Louv’agöre yirmi birinci yüzyılın Batı kültürü, yaygınlaşan teknoloji sayesinde bir veri bolluğuiçinde yaşandığını varsaymaktadır. Ancak öte yandan bu bilgi çağında insanlar yaşamsalöneme sahip bilgilerden yoksun kalmaktadır. İnsan egemen çağ olarak adlandırılanAntroposen’de insan yaşamının kalitesini yalnızca kazandığı şeyler değil, bunlarınkarşılığında ödediği bedeller de belirlemektedir (Louv, 2017). Son on yılda dünya üzerindeve ulusal ölçekte baş gösteren felaket ve krizlerin ardından yaşananlar, insanın yaşamsalöneme sahip bilgilerden yoksunluğunu kanıtlar niteliktedir. İnsanın olası gelecekfelaketlere hazır bulunuşluğu için zaman kaybetmeden harekete geçmesinin birzorunluluk halini aldığı söylenebilir. Dünya üzerindeki ekolojik döngülerin bozulmasındankaynaklı birçok felaketin oluş sıklığının, etki alan ve derecesinin artmasının ardından bumakalenin amacı yapılan araştırmalar sonucunda kendisine özellikle Türkiye’deki eğitimortamlarında yeteri kadar yer bulamadığı görülen çevre okuryazarlığı konusunda birfarkındalık yaratmak ve bu bağlamda çevre okuryazarlığı için referans kaynak olmapotansiyeli taşıyan Sekoyana’nın Kapıları adlı kitabın ilk bölümünü ekoeleştirel bakışaçısıyla analiz etmektir. Analiz kısmının daha iyi anlaşılabilmesi için ilk olarak Antroposenkavramına, çevre eğitimi ve çevre okuryazarlığı konularına değinilmiştir.
Doğadaki Son Çocuk kitabının yazarı Richard Louv teknolojik ilerlemenin ender söz edilen bedellerinden birinin insanın duyularının zayıflaması olduğunu ileri sürmüştür. Louv’a göre yirmi birinci yüzyılın Batı kültürü, yaygınlaşan teknoloji sayesinde bir veri bolluğu içinde yaşandığını varsaymaktadır. Ancak öte yandan bu bilgi çağında insanlar yaşamsal öneme sahip bilgilerden yoksun kalmaktadır. İnsan egemen çağ olarak adlandırılan Antroposen’de insan yaşamının kalitesini yalnızca kazandığı şeyler değil, bunların karşılığında ödediği bedeller de belirlemektedir (Louv, 2017). Son on yılda dünya üzerinde ve ulusal ölçekte baş gösteren felaket ve krizlerin ardından yaşananlar, insanın yaşamsal öneme sahip bilgilerden yoksunluğunu kanıtlar niteliktedir. İnsanın olası gelecek felaketlere hazır bulunuşluğu için zaman kaybetmeden harekete geçmesinin bir zorunluluk halini aldığı söylenebilir. Dünya üzerindeki ekolojik döngülerin bozulmasından kaynaklı birçok felaketin oluş sıklığının, etki alan ve derecesinin artmasının ardından bu makalenin amacı yapılan araştırmalar sonucunda kendisine özellikle Türkiye’deki eğitim ortamlarında yeteri kadar yer bulamadığı görülen çevre okuryazarlığı konusunda bir farkındalık yaratmak ve bu bağlamda çevre okuryazarlığı için referans kaynak olma potansiyeli taşıyan Sekoyana’nın Kapıları adlı kitabın ilk bölümünü ekoeleştirel bakış açısıyla analiz etmektir. Analiz kısmının daha iyi anlaşılabilmesi için ilk olarak Antroposen kavramına, çevre eğitimi ve çevre okuryazarlığı konularına değinilmiştir.