8. Uluslararası Asos Congress Hukuk Sempozyumu, İstanbul, Turkey, 15 - 17 June 2022, pp.457-474
Sağlık hukuku ve sağlık hakkının kapsamı, toplumsal yaşamdaki gelişmeler ve sosyal devlet
anlayışıyla genişlemiştir. Sağlık hakkı, herkesin mümkün olan en yüksek seviyede fiziksel
ve ruhsal sağlık standartlarına sahip olma hakkıdır. Her insan, onurlu bir yaşam
sürdürebilmek için ulaşılabilecek en yüksek sağlık standardına sahip olmalıdır.
Sağlık hizmetlerinden yararlanan herkes, insan onuruna yakışır bir şekilde kaliteli bir
tıbbi bakım görme hakkına da sahiptir. Kaliteli tıbbi bakım görme hakkı, aynı zamanda
sağlık hizmetlerinin paylaşılmasında, tüm hastalar için, adil biçimde değerlendirilmeyi
isteme hakkı demektir. Sağlık hizmetleriyle ilgili kaynakların dağılımında seçim
yapılacağı zaman tüm hastaların adil biçimde değerlendirilmeyi isteme hakkı
bulunmaktadır. Hastaların adil değerlendirilmesi hakkında, hastaların seçiminde tıbbi
ölçütler dışında herhangi bir ölçüte göre ayrımcılık yapılamaz. Gerçekten tıbbın, temel
değerlerinden biri ayırım yapmamaktır. Sağlık hizmetleriyle ilgili gereksinimi belirler ve
kaynakları dağıtırken kişinin herhangi bir özelliği değil, sadece tıbbi ölçütler dikkate
alınmalıdır.
Devletler, gerekli sağlık sigortası ve tıbbi bakım hizmetleri için yeterli olanaklara sahip
olmayanlara bu imkânları sunma veya sağlık hizmetleri ve tıbbi bakım konusunda,
özellikle sağlık hakkına dair temel yükümlülükler açısından ayrımcılığı engelleme
yükümlüğü altındadır. Sağlık kaynaklarının uygunsuz şekilde tahsisi ayrımcılığın aleni
bir biçimde gerçekleşmesine neden olabilir. Örneğin yatırımlar, toplumun geniş bir
bölümünün yararlanabileceği temel ve önleyici sağlık hizmeti yerine ölçüsüz şekilde,
toplumun sadece dar, imtiyazlı bir kesiminin erişebileceği pahalı sağlık hizmetlerine
yapılmamalıdır.
Tıp mesleğinin temel değerlerinden biri olan tıbbi kriterler dışında ayırım yapmama
ilkesi, gereksinimlerin belirlenmesi ve kaynakların dağılımı noktasında eşitlik hakkaniyet
ve adaletin sağlanması için en temel ilke ve değerdir. Sağlık hizmetine erişim hakkı,
ödeme gücüne göre değil, gereksinime göre dağıtımı gerekli kılar. Bu gereklilik, salt
matematiksel bir eşitlik anlayışı ve talebini ortadan kaldırırken gereksinimlerin nasıl
tespit edileceği veya tespit edilmesi gerektiği sorusunu ortaya çıkarır.