Atabe Dini Araştırmalar Dergisi, sa.9, ss.117-141, 2023 (Hakemli Dergi)
İslâm hukuku, gelişmiş
bir hukuk teorisine sahiptir. Edille-i erbaa’nın yanında yorum ve akıl
yürütmeye dayalı birçok hüküm elde etme teorisi türetilmiştir. Bunların
mahiyeti ve nasıl kullanılacağı İslâm hukukçuları tarafından süreç içerisinde
geliştirilmiştir. İslâm hukukçuları, hüküm elde etme yöntemlerinin gerek yanlış
kullanımı gerekse bu yöntemlerin kapsamının genişletilmesiyle ortaya çıkan
problemli sonuçların düzeltilmesinde bazı ilimlerden ve tekniklerinden
yararlanmışlardır. Disiplinler arası bu çalışmalarla özellikle kıyas işlemine
ve illete yöneltilen eleştirilerin doğru bir şekilde tespit edilmesi
amaçlanmıştır. Bu eleştiri ve itirazların haklı bir nedene ve delile dayanıp
dayanmadığını ortaya koyma noktasında istifade edilen ilimlerden biri de münâzaradır.
İslâm ilim geleneğinde fıkıh ve kelamla birlikte müstakil bir ilim haline gelen
münâzara, mezheplerin teşekkül ettiği dönemlerde oluşmaya başlamıştır. Daha çok
fıkıhta kendisine pratik alan bulan münâzara, özellikle usûl-i fıkhın önemli
bir bölümü oluşturan kıyasın yorumlanmasına etki etmiş ve hatta istidlâl
yöntemleri arasına olduğu varsayılmıştır. Usûl-i fıkıhta pek çok münâzara
yönteminden istifade edilmiştir. Bunlardan biri de fesâdü’l-vaz‘dır. En çok
kullanılan tanımıyla fesâdü’l-vaz‘, bir illete o illetin gerektirdiği şeyin
zıddı olan bir hükmün bağlanması şeklinde tarif edilmektedir. Bu ise illeti
bütünüyle geçersiz kılan bir durumdur. Fesâdü’l-vaz‘da, mu‘teriz istidlâlde
bulunana, bu yönteme mahsus itirazları yönelterek kıyasın hatalı olduğunu ispat
etmeye çalışmaktadır. Fesâdü’l-vaz‘, kıyas kurgusunun temeline yöneltilen bir
itiraz türü olduğundan usûlcüler tarafından illete yöneltilen kuvvetli itiraz
türlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte bu itiraz türünün hangi
illete yöneltilebileceği hususu İslâm hukukçuları arasında tartışılmıştır.
Hanefîler fesâdü’l-vaz‘ı sahih bir itiraz yöntemi olarak kabul ederler ancak
bununla müessir illete itirazda bulunulamayacağını düşünürler. Zira Hanefîler’e
göre müessir vasfın doğruluğu Kitap, sünnet ve icmâ ile ortaya konulmuştur. Bu
delillerin fasit vasıf üreteceği düşünülemez. Şâfiîler’e göre ise fesâdü’l-vaz‘
ile her türlü illete ve hükme itiraz edilebilir. Hatta bazı Şâfiî hukukçuları,
bu yöntemin kıyasa mahsus olmayan genel bir itiraz türü olduğunu
düşünmektedirler. Mezheplerin hem kıyasın şartlarına hem de fesâdü’l-vaz’ın
mahiyetine yükledikleri bu farklı yorumlardan dolayı fürû meselelerde farklı
sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada İslâm hukuk usûlünde kıyas işlemine
yöneltilen bir itiraz türü olarak fesâdü’l-vaz‘ incelenmiş ve mukayeseli fürû
örnekler tespit edilerek fesâdü’l-vaz‘ın mahiyeti ortaya çıkarılmaya
çalışılmıştır. Böylelikle, İslâm’da hukuk mantığında önemli bir yere sahip olan
ve kıyas adı altında toplanması mümkün olan hukukî akıl yürütme yöntemlerinin
çeşitliliğinin tespit ve tahlil edilmesi hedeflenmiştir.
Islamic
law has an advanced legal theory, apart from the four basic decision-making
methods, many judgment-gaining theories based on interpretation and reasoning
have been derived which have been developed by Islamic jurists in the process. Islamic
jurists have used some of their knowledge and techniques to correct the
problematic results that arise from both the incorrect use of methods of
obtaining judgments and the expansion of the scope of these methods. With these
interdisciplinary studies, it was aimed to interpret the criticisms directed
against the analogy process and the causes accurately. One of the methods used
at the point of revealing whether these criticisms and objections are based on
a justified reason and evidence is the debating method. The method of debating,
which has become an independent discipline along with fiqh and kalām in the Islamic
scientific tradition, began to form during the periods when sects were formed (II
century Hijri). The discipline of debate, which has found a practical field in
the methodology of Islamic jurisprudence (fiqh), has been particularly
effective in interpreting analogy (qiyas), which constitutes an important part
of fiqh, and is even assumed to be among the methods of inference (istidlāl). Many
Fasād al-waḍʻ (invalidity of an argument of syllogism) is one of the methods of
debating has been used in uṣūl al-fiqh. Fasād al-waḍ‘ has been described as the
binding of a provision to a cause (ʻillat) that is the opposite of what that
cause requires. This is a situation that completely invalidates the cause. In
Fasād
al-wad‘, the objector proves that the analogy is erroneous by directing
objections to the person who brings the evidence. Since Fasād al-wad‘ is
a type of objection directed to the basis of the fiction of analogy, it has
been accepted by Islamic jurists as one of the strong objections directed to
the cause/analogy. However, the issue of which cause this type of objection can
be directed against has been discussed among Islamic jurists. Hanafīs accept Fasād al-wad‘ as a sound objection method, but they think
that it is not possible to object to the effective causes (al-ʻillat
al-muaththirah) with it. Because, according to Hanafīs,
the correctness of the effective quality has been revealed by the Qur’ān, the
Sunnah and the consensus (ijmā’). Because these proofs do not produce false
qualifications. According to Shafeis, all causes and provision can be objected
with Fasād
al-wad’. In fact, some Shāfi'ī
jurists consider this method as a general type of objection, not aunique one to
the analogy. Due to these different interpretations that Islāmic law
schools attribute to the conditions of analogy and the nature of Fasād al-wad‘,
different results may arise in furû issues. In this study, Fasād al-wad‘as
a type of objection to the analogy process in Islamic legal procedure has been examined
and the nature of Fasād
al-wad‘ has been tried to be revealed by determining the comparative furû.
Thus, it is aimed to identify and analyse the diversity of legal reasoning
methods, which have an important place in the logic of law in Islam and can be
gathered under the name of analogy.