Anayasa Hukuku Dergisi, cilt.7, sa.13, ss.157-232, 2018 (Hakemli Dergi)
2017 Anayasa değişiklikleriyle Türkiye’nin hükümet
sisteminin değiştirilmesi üzerine merkezinde erkler ayrılığı olan bir anayasal
gelenek tartışması baş gösterdi. Değişikliği eleştiren kimi çevreler erkler
ayrılığına dayanan anayasal düzen ve bir asırlık anayasal geleneğimizin terk
edildiğini ileri sürerken değişikliğin destekçileri ise erkler ayrılığının yeni
düzenlemeyle tam olarak kurulduğunu ve 1961 Anayasası’yla sapıldığını iddia
ettikleri anayasal geleneğimize bir dönüş gerçekleştiğini savundular. Mezkûr
tartışmadan hareket ederek bu çalışmada erkler ayrılığının kısa bir kuramsal
çerçevesi verildikten sonra Türkiye’nin erkler ayrılığıyla ilişkisi ve bu yönde
bir anayasal geleneğimizin olup olmadığı gerek sivil toplum olgusu gerekse de
ilgili 2017 değişiklikleriyle önceki anayasal normların karşılaştırılması
suretiyle irdelenmektedir.
The
transformation of the government system of Turkey with the 2017 Constitutional
Amendments triggered a debate regarding constitutional tradition with the separation
of powers at its center. Some circles have criticized these amendments and
argued that the constitutional order based on the separation of powers and a
century-old constitutional tradition have been abandoned, while the supporters
of the amendments have argued that the separation of powers is only established
fully now and a return to our constitutional tradition, which had presumably
been deviated as a result of the 1961 Constitution, has taken place due to
these amendments. In this study, building on this debate, following a brief
presentation of the theoretical framework of the separation of powers, such
questions as Turkey’s relationship with this principle and whether there is in
fact a constitutional tradition thereof, are analyzed both with regards to the phenomenon of civil society and based on the comparison of related provisions
of the 2017 amendments with previous constitutional norms.