5. Ürolojik Cerrahi Kongresi, Ankara, Turkey, 7 - 15 November 2020, pp.114
AMAÇ:
Renal hücreli karsinomda (RHK) gankyrin ve pürivat kinaz M2 (PKM2) proteinlerinin, prognostik biyobelirteç
olarak potansiyelini ve RHK metabolizmasındaki etkileşimini saptamayı amaçladık.
GEREÇ-YÖNTEM:
2013-2015 yılları arasında, RHK tanısıyla kliniğimizde ameliyat edilen, patoloji spesimen örnekleri -80 °C’de
saklanmış 37 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların tümör ve komşuluğundaki normal dokusunu içeren
örneklerde, gankyrin ve PKM2 seviyeleri ELISA yöntemiyle ölçüldü. Ölçülen protein seviyeleri, nihai patolojik
inceleme raporundaki prognostik özelliklere göre analiz edildi. Hastalar tümörlü dokulardaki protein seviyelerine
göre gankyrin için ortanca, PKM2 için ortalama protein seviyesi kullanılarak ikişer gruba ayırıldı. Elde edilen
gruplar ve takip verileri, sağkalıma etkilerini saptamak için Kaplan-Meier ve Cox regresyon analizi ile
değerlendirildi.
BULGULAR:
Tümörlü dokularda, normal dokulara göre gankyrin düzeyi istatistiksel olarak daha yüksek iken (ort. 0,476
ng/ml’ye karşı 0,158 ng/ml, p=0,000), PKM2 düzeyi daha düşüktü (ort. 2410,43 pg/ml’ye karşı 2639,54 pg/ml,
p=0,170). 5 cm ve daha büyük tümörlerde hem gankyrin (p=0,006) hem de PKM2 seviyesi (p=0,007), lenf nodu
metastazı olan (p=0,025) ve lenfovasküler invazyon (p=0,003) saptanan tümörlerde ise sadece gankyrin seviyesi
diğer tümörlü dokulara göre daha yüksekti (Tablo 1 ve 2). Tümörlü dokulardaki gankyrin ve PKM2 seviyeleri
arasında korelasyon yoktu (p>0,05). Hem gankyrin (p=0,057) hem de PKM2 (p=0,539) seviyeleri ile genel sağkalım
arasında ilişki yoktu (p>0,05). Gankyrin seviyesi yüksekliği (p=0,016), lenf nodu metastazı pozitifliği (p=0,013),
ileri (pT3-4) patolojik tümör evresi (p=0,024) ve yüksek (≥5) SSIGN skoru (sadece berrak hücreli RHK tanısı için)
(p=0,032) olan hastalarda progresyonsuz sağkalım oranları anlamlı derecede düşüktü. PKM2 seviyesi ile
progresyonsuz sağkalım arasında ise anlamlı ilişki yoktu (p=0,886) (Resim 1). Çok değişkenli analiz sonucunda ise
tüm hastalar için gankyrin yüksekliği ve patolojik tümör evresi, berrak hücreli RHK tanısı olanlarda ise sadece
gankyrin yüksekliği progresyonsuz sağkalıma etki yönünden anlamlı bulundu (HR 11,157; %95 CI 1,222-101,868;
p=0,033).
SONUÇ:
Çalışmamızda pürivat kinaz M2’nin renal hücreli karsinomda prognostik biyobelirteç olarak yeri yoktur. Yüksek
gankyrin ekspresyonu lenf nodu metastazı, tümör büyüklüğü ve patolojik tümör evresi ile pozitif ilişkilidir.
Gankyrin, progresyon riskini öngörerek takip ve tedavi planlarında kullanılabilecek potansiyel bir biyobelirteç
olarak ortaya çıkmaktadır. RHK metabolizmasındaki etkisi tam olarak bilinmeyen gankyrinin, prognostik önemi
için daha geniş hasta gruplarında yapılacak çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.