Monofazik perikardiyal sinovyal sarkom: Sito-histopatolojik bulgularıyla çok nadir bir olgu sunumu


Creative Commons License

Yaprak Bayrak B., Vural Ç., Sezer H. F.

TÜRK TORAKS DERNEĞİ 25. YILLIK KONGRESİ, Antalya, Türkiye, 24 Mayıs 2022, cilt.1, ss.702-705

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.702-705
  • Kocaeli Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

GİRİŞ: Perikardın monofazik sinovyal sarkomu, tanısı oldukça zor ve öngörülemeyen sonuçları olabilen

son derece nadir bir malign tümördür. Doğru bir hasta yönetimi için zamanında teşhis önemlidir ve

agresif multimodal tedavi uygulanmalıdır. Bu olgu sunumunda perikarddan kaynaklanan monofazik

sinovyal sarkomlu genç bir hastada tanı ve tedavi deneyimimizi sunmak ve sitopatolojik bulgularımızı

paylaşmak amaçlanmıştır.

OLGU: Sırt ağrısı, çarpıntı ve halsizlik şikayetiyle kurumumuza başvuran 35 yaşında kadın hastada

yapılan renkli doppler ultrasonografide perikardiyal efüzyon tanısı konmuş ve sağ kalp komşuluğunda

şüpheli kitle saptandı. Ayrıca, kardiyak BT/MR görüntülemelerde, perikardiyal alanda sağ orta-anterior

yerleşimli 12x11x6,5 cm boyutunda heterojen iç yapıda, heterojen kontrastlanan sağ kalbe ve vena kava

superiora belirgin bası oluşturan kitlesen lezyon izlendi. Kitlenin sağ kalp ile arasındaki yağlı planları

silinmişti. Belirgin vasküler, kardiyak veya toraks duvarı invazyonu görülmedi. Mediastinal ve hiler

bölgede lenf bezi izlenmedi. Radyolojik olarak perikardiyal fibrom sarkom ayrıcı tanıya alındı. PET-BT

görüntülemelerinde ise bu kitlenin artmış FDG tutulumu gösterdiği ve SUVmax’ın 5.3 olduğu izlendi.

Görüntülemelerden sonra perikardiyal efüzyondan ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) alındı.

Sitopatolojik incelemede hiposellüler örneklerde gruplar oluşturmuş, az miktarda amfofilik sitoplazmalı,

eşit olarak dağılmış kromatin ve göze çarpmayan nükleollere sahip oval-iğsi veziküler nukleuslara sahip

monoton hücreler dikkati çekti. Yer yer üst üste binmiş nukleuslar izlendi. Ön planda malignite

potansiyeli belirsiz iğsi hücreli mezenkimal tümör düşünüldü. Takip sırasında hastada bası semptomları

ortaya çıktığından perikardiyal kitle inkomplet şekilde rezeke edildi. Parçalanmış kitle örneklerinde

histopatolojik olarak infiltratif sınırlı hipersellüler fasiküler yapıda, az miktarda gevşek miksoit stroma

içeren, yer yer hiyalinize ve nekrotik alanlar bulduran, hafif-orta pleomorfizm gösteren iğsi hücreli

mezenkimal tümör izlendi. Neoplastik hücrelerde nuklear palizatlanma dikkati çekti ve 10x büyütmede

18 mitotik hücre sayıldı. Mezotelyoma, fibrosarkom, soliter fibröz tümör, leiomiyosarkom ve sinovaiyal

sarkom ayırıcı tanıya alındı. İmmunohistokimyasal boyamalarda vimentin, Bcl-2, TLE-1 ile pozitif

reaksiyon, Pansitokeratin, HBME-1, kalretinin, CD99, SMA, desmin, CD34, STAT6, S100 negatif izlendi.

Bu bulgular eşliğinde olguya monofazik sinoviyal sarkom tanısı konuldu. Onkolojik takip sırasında Mayıs

2020’de radyoterapi uygulandı. Ancak gebe olduğunu öğrenen olgu, kemoterapiyi kabul etmediğinden

tedaviler ertelendi. Term doğum sonrası solunum sıkıntısı olan hastada aynı bölgede nüks saptandı. 4

kür kemoterapi uygulandı. Kötü seyreden prognoza sahip olgunun yoğun bakım biriminde yatışı devam

etmektedir.

SONUÇ: Son derece nadir bir malignite olan perikardiyal sinoviyal sarkom olgumuz, uluslararası

literatürde sitopatolojik bulguları sunulan ilk olgudur. Primer plevral sinovyal sarkom diğer sarkom tipleri

ile karşılaştırıldığında kötü prognoza sahiptir. Hakkında literatür bilgisinin yetersiz olması ve oldukça

nadir görülmesi, ayırıcı tanısını zorlaştırmaktadır. İİAB, moleküler patolojiyle desteklenebilirse tanı

koymaya oldukça yardımcı bir tanı yöntemidir.