IESKO 2019 VI. International Earthquake Symposium Kocaeli 2019, Kocaeli, Türkiye, 25 - 27 Eylül 2019, ss.640-650
İnşaat
mühendisliği yapıları, depremler nedeniyle veya zamanla hasar alabilir, değişebilirler.
Yorulmayla veya geçici olarak değişen operasyonel işletme ve dinamik yük
etkilerinde ve çevrel koşulların çeşitli olumsuz etkileri altında zamanla
değişebilir. Durağan olmayan karakteristiğiyle deprem etkisinde, yapısal
davranış ve güç yitiminde göçme davranışı basit yaklaşım şartlarında kabul
edilmiş doğrusal davranıştan çok farklı olacaktır. Ayrıca, hem sismik aktivitenin
şiddet seviyesine hem de yapının sağlık durumuna bağlı olarak doğrusal elastik
kabuller genellikle geçerli olmayacaktır. Yapı sağlığı izleme cihazları,
oluşturulan ağlar ve bilgisayar destekli hesaplama mekaniğindeki hızlı
gelişmeler, yapısal titreşim verileriyle analizler de dahil olmak üzere yeni
nesil analizleri gündeme taşımıştır. Halen, hem geleneksel hem de modern birçok
yeni nesil yapısal hasar belirleme yöntemleri vardır. Bilinmeyen dinamik ve
mekanik özelliklere sahip yapısal sistem zaten çok karmaşık bir problem olarak
önümüzde dururken, klasik durum değerlendirme yöntemlerinin üstüne gözlemlerle desteklenmiş
yapı davranışını doğru anlayabildiğimiz yeni anlayışlar kaçınılmaz olarak
gelişti. Gerçek yapısal özelliklerini ve yapı sağlığı açısından güvenilir yapı-durum
değerlendirmesini, yapısal titreşimler ile çalışmak umut veren yeni bir
yaklaşımdır. Yerinde ölçülen ortam tepki sinyalleri ve yerel mikro titreşim
sinyalleri kullanılarak yürütülen titreşim analizleri eski yöntemlere kıyasla
daha avantajlı imkânlar sağlar. Günümüzde yapı sağlığı izleme uygulamaları,
hasar tespitini erken safhadayken tespit edilmesini gerektirmektedir. Bununla
birlikte, geleneksel uygulama yapı hasar kapasitesinin zamanla değişmez
olduğunu ve sadece yapının statik ve dinamik yapısal parametrelerinin (yani,
hiperstatiklik, süneklik, kesit kapasitesi, malzeme ve yapım kalitesi) bir fonksiyonu
olduğunu varsayar. Oysa mühendislik yapısının mekanizma oluşturma
çeşitlilikleri adedince göçme senaryoları vardır ve erken uyarı maksadıyla
uygulanan titreşim analizlerinde kullanılan yapısal titreşimi de etkileyebilmektedir.
Fourier gibi geleneksel dönüşümler, günümüzün mühendislik pratiğindeki
sorunları basitleştirememektedir. Mühendislik yapılarında dinamik davranışın
durağan olmayan özelliklerinin yanı sıra geometrik nonlinearite ve malzeme nonlineritesi,
dalgacık dönüşümü ve Hilbert dönüşümlerinin yanı sıra ve farklı ayrıştırma (alt
guruplara ayırma) teknikleri ile Fourier temelli tanılama algoritmalarındaki
tutarsızlıklara alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, saha da yapı
üzerinden alınan titreşim verileriyle elde edilen yapı davranışı ve hasar tahminlerinin,
Fourier temelli olmayan ayrıştırma (alt guruplara ayırma) yaklaşımları kullanıldığında
daha tutarlı olduğu gösterilmiştir. Ayrıştırma ve dönüşüm örnekleri, mevcut
gerçek yapıların tanılanılması ve hasar tespiti için MatLab'ın makro yazılım imkânları
kullanılarak kodlanmış ve sonuçları ve tutarlılıkları tartışılmıştır.
results
of the experiments or damage inventory and estimated damage will be consistent
when non-Fourier based decompositions are if used. Examples of the
decomposition and transformation are given adopting and coding in macro
facilities of MatLab package for identification and damage detection of real existing
structures.consider the damage
detection in its early stage. Conversely, conventional practice assumes that
the structural vulnerability is time-invariant and it is a function of static
and dynamic structural parameters of the structure (i.e., redundancy,
ductility, section capacity, materials and quality of construction). However, failure
mechanism of the engineering structure among several may change the collapse
scenario and effects the structural vibration history, which will be used for
early warning. Conventional transformations such as Fourier does not simplify
the problems in todays’ engineering practice. Of engineering structures,
geometrical and material nonlinearity along with the nonstationary
characteristics of the dynamic behavior, wavelet transformation and Hilbert
transformations with different decomposition techniques changed the Fourier
based identifications. In this study, it is shown that the Rapid advances in instrumentation and
computational capabilities have led to a new generation analysis including
vibration analysis. There are currently several competing methods of structural
damage identification both traditional and modern. Structural system with
unknown dynamic and mechanic properties is a very complex problem already. New
understandings are developed through the observations apart from the old
fashion methods. In order to reflect true structural characteristics and accurate
condition assessment, structural vibrations offer a very promising approach to
detect the structural health condition. In-situ measured ambient responses as
well as the micro tremors provide a novel identification strategy holding many
advantageous compared to previous studies. Today, structural health monitoring
applications Civil engineering
structures may be subjected to damage due to earthquakes or they may change
with time due to deterioration, aging or various adverse effects of temporally
changing operational loading and environmental conditions. In case of
earthquake as a natural nonstationary characteristic, structural behavior as
well as failure modes under operational dynamic loading will be very different
from linear behavior. Furthermore, simplifications in linear elasticity
depending on both the severe seismic activity and condition of the structure
will not be exist all time in many cases.