Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, sa.16, ss.127-137, 2017 (Hakemli Dergi)
Günümüzde tüketiciyi koruma politikası gereği birçok
uyuşmazlık tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemeleri önünde
görülmektedir. Tüketici hakem heyetleri, belirli bir meblağa kadar olan
uyuşmazlıkları, basit ve ucuz bir yöntemle mahkeme yargılamasına nazaran daha
kısa sürede çözümlemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bu heyetler vasıtasıyla yargı
organlarının iş yükü azaltılmaya çalışılmaktadır. Bununla birlikte, tüketici
hukukunun gelişimi ve buna paralel olarak tüketici işlemi kavramının giderek
genişlemesi ile birlikte bu heyetlerin de iş yükü artış gösterebilmektedir. Bu
nedenle, tarafların tüketici hakem heyeti önünde HMK anlamında bir mahkeme içi
sulh yapıp yapamayacakları önem taşımaktadır (HMK m. 313 vd.). Çünkü sulh
başkaca bir işleme gerek olmaksızın yargılamayı sona erdirir (HMK m. 315/1).
Dolayısıyla sulh halinde tahkikata devam edilmesi gereksiz hale gelir. Bu ise
gerek mahkemelerin gerekse tüketici hakem heyetlerinin iş yükü yoğunluğu
üzerinde olumlu etki yapar. Diğer yandan, tarafların aralarındaki uyuşmazlığa
uzlaşma yoluyla son vermesi, uyuşmazlık hakkında bir mahkeme veya tüketici
hakem heyetinin karar vermesine kıyasla bazı avantajlar taşır. Öncelikle
taraflar; sulh yoluyla anlaşmaları halinde sosyal ilişkilerini korumuş olurlar.
İlaveten taraflar; sulh yaparken iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağına tabi
olmaz, sulh kapsamına dava konusu olmayan hususları da dahil edebilir, hak
temelli çözümler yanında menfaat temelli çözümler kararlaştırabilir ve üçüncü
bir kişinin de sulhe katılımını sağlayabilirler (HMK m. 313/4). Tüm bu nedenler
dolayısıyla tüketici hakem heyetleri önünde sulh yapılıp yapılamayacağı önem
taşımaktadır ve bu hususun aydınlatılması gerekir